Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Konfüçyüs, öğrencilerine ders veriyordu. Sınıfa elinde dar uzun bir vazo ile geldi. Tüm öğrencilerin görebileceği şekilde vazoyu havada tuttu. Diğer elinde de bir elma vardı. Elmayı vazonun içinde koyduktan sonra, vazoyu yere bıraktı ve şöyle dedi; Elmayı vazodan çıkarmayı başaran öğrenci, elmayı alabilir. Öğrencilerden biri atıldı ve elini vazonun dar ağzından içeri soktu. Elmayı yakaladı, çıkarmaya çalıştıkça elma elinden kaydı. Bir de elini vazoya sıkıştırdı, bağırmaya başladı: Elimi çıkaramıyorum! Konfüçyüs; Elmayı sıkı sıkı tutmaktan vazgeçmezsen, elini çıkaramazsın. Öğrenci biraz daha uğraştı, elmayı elinden bırakmak istemiyordu; ama sonunda mecburen bıraktı. Elini vazodan çıkardı. Konfiçyus’a sordu: Elmayı vazodan çıkarmanın bir yolu var mı? Konfüçyüs, nasıl olacağını göstereyim dedi ve vazoyu ters çevirdi. Elma kendiliğinden vazonun içinden yuvarlanıp çıktı. Öğrenciler çözümün bu kadar basit olması nedeniyle gülmeye başladı. Konfüçyüs, öğrencilerine elmayı göstererek dedi ki: Göründüğü gibi basit değil, bazen bırakabilmek daha zordur. Eğer bir şeyi zorla tuttuğunuzda, ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğini görüyorsanız, o zaman onu özgür bırakmalısınız. Hayatın akışında bazen ulaşmak istediklerinize onları yakalamaya çalışarak değil, onların size gelmelerine izin vererek ulaşabilirsiniz. Bazen en doğrusu olayları kendi akışına bırakıp müdahale etmemektir. Sorunlara bakış açınızı değiştirdiğinizde farklı çözümler bulabilirsiniz.”
/ Kısa cümleler kuruyordu!. / Haklı bir insanın tavrıyla konuşuyordu!. / Üstesinden gelmek gerek diyor!. / Birkaç sözcük nasıl da sevdirmişti!. / İşte onun yüzünden, / bu kitaplıktayım şimdi!. / Kitaplarını / armağan etmiş: / mektupları, günlüğünün bir bölümü ve çeşit çeşit belgeler de var aralarında!. Hepsini inceleyemedim henüz!. / Bu yazıları bulduğuma o kadar seviniyorum ki!. / Mutluydum!. / Kendi kendime gülümsüyordum!. / Aradığımdan da fazlası var elimde!. Ama bütün bu belgelerde eksik olan sağlamlık, geçerlik!. / Diğer tarihçiler yine de bu türden belgelerle çalışıyorlar!. Nasıl yapıyorlar bunu?. / Aslına bakarsan ne aradığımı ben de bilmiyorum!. Ne arıyorum?. Uzun zamandan beri yazacağım kitaptan çok, kitapta geçen / ilgimi çekti!. / Şimdi, kitap bağladı beni kendine, bu kitabı yazmak için, gittikçe güçlenen bir arzu duyuyorum içimde, yaşlandıkça artan bir arzu mu desek buna?. / Bütün bunlar olmayacak şey değil!. / Yavaş yavaş inanmaya başladım!. Bunlar olaylardan kalkarak varılmış dürüst varsayımlar: Bu varsayımların benden doğduğunu, bilgilerimin basit bir birleşimden başka bir şey olmadığını çok iyi seziyorum!. / Galiba ben yalnız ve yalnız düş gücüne dayalı bir çalışma yapıyorum!. Ne var ki roman kahramanları, benim kahramanlarımdan daha gerçek, daha sevimli sayılır!. /
Sayfa 23
Reklam
Herkesin ortak olana erişebildiği ve onu paylaşabildiği adil, eşit ve sürdürülebilir bir toplum kurmayı hayal edebiliyoruz ama onu ete kemiğe büründürme koşulları henüz mevcut değil. Küçük bir azınlığın zenginliği ve silahları elinde bulundurduğu bir dünyada demokratik bir toplum yaratamayız. Kararları hâlâ onu tahrip etmeyi sürdürenler alırken, gezegenin sağlığını iyileştiremeyiz. Zenginler basitçe paralarını ve mülklerini vermeyecek ve tiranlar basitçe silahlarını bırakıp iktidarın dizginlerini bırakmayacak. Son tahlilde onları almak zorunda olan bizleriz… ama yavaş olalım. Mesele bu kadar basit değil.
... - Peki, saçma olmıyan ne? + Kişiliğm; bizzat ben. Herşey benim için, evren bile benim için yaratılmıştır. Beni dinleyin dostum; ben bu dünyada keyfince yaşamanın mümkün olduğuna hala inanıyorum. Buna inanmak iyi şeydir. Aksi halde değil iyi, kötü bir hayat bile süremezsiniz; zehir içmekten başka çareniz kalmaz. İşittiğime göre, ahmağın biri
Sayfa 242 - Varlık Yayınları - Nihal Yalaza Taluy Çevirisi(Sayfa 242-243)
BEN TAMİRCİ DEĞİLİM Evle ilgili problemler insanın hayatını karartabilir. Akan bir musluk, bir elektrik problemi, badana zamanı, tahammül etmek için çelik gibi sinirler gerektiren dönemlerdir. Diyelim ki bir şey bozuldu, tamirci çağırdınız. Tamirci gelir, yaklaşır ve tamir edilecek yere, kafasını tek yana eğerek bakar. Öyle uzun, boş
SÜRVEYAN HEKİM “Doktordan satılık araba” diye ilan verirler, çok doğru aslında. Ne o arabayı kullanacak vakit bulursunuz, ne de düzenli bir hayatınız olur. Hele bir de cerrahsanız, o uyku denen tatlı şeyle bir türlü buluşamazsınız. Ben de Güneydoğu’da görev yaparken hem uykudan, hem de arabamdan mahrum kaldım. Zaten kullanmaya vakit
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-3/Kitabı okudu
Reklam
ACININ MİLADIYLA Acının miladıyla başlayan bir hikayedir bu yaşayıp gelmişiz ormanlar bir yanarak her dönemeçte uğultulu uçurumlar her şafakta uzun uzun kurt ulumaları Ey masalcı otur şu geyik postuna ve anlat şimdi bütün bunları Önce yaşadıklarımızı koy ortaya hatamızı ve sevabımızı anlat görelim nelere kahretmişiz bunca zaman nelere göğüs germişiz görelim bir bir bedeli ödenmiş midir şafağın, bilelim yaşamak yeni acılara sürgün etse de bizi Hayatımız göründüğü kadar basit değil ama anlaşılmaz gibi de değil öyle çoğunu unuttuk belki şimdiden belki bitti birtakım bekleyişler umutlar da bitti bir zaman, sevgiler de ama unutmayalım zulüm de biter hayatımızda
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.