Rebecca'yla daha öncesinde bir okuma geçmişimiz vardı aslında. Ama neden bilmiyorum o an devamını getiremedim. Bu okumamdan sonra, kitapların zamanı vardır savını tekrardan deneyimlemiş oldum :) Bilmem siz de benim gibi misiniz ama ben bir kitabın diğer kitaba yol göstermesini çok severim. Bundan önce okuduğum -ve hiç sevmediğim- "Kya'nın Şarkı Söylediği Yer"de geçiyordu Rebecca. Bende durur muyum, bunu bir işaret olarak aldım ve başladım. Başlayış o başlayış, su gibi aktı gitti resmen.
Kitap, ikinci eş olarak bilinen kadının -adı anılmaz-, sevdiği adamın yanına Manderley Malikânesi'ne gelmesiyle başlar. Peki, ilk eş kimdir? Vefat etmiş olan Rebecca. Zaten kitaba adını da verir. Evliliğinin baharında olması gereken bu kadın, malikâneye gelmesiyle beraber kışı hisseder. Eski eşin izleri her yerdedir. Evin odalarında, karanlık koridorlarında gezinir.
Kitabın atmosferi der susarım. Tam benim istediğim tarzdaydı. Gerek akıcılığı olsun gerek o verdiği ve yaşattığı psikolojik durum. Bir yere kadar daha ne olabilir ki dedim. Yazar, acaba konuyu fazla uzattı ve artık sıktı mı diye düşündüm. Ama yok, bir olay daha patlak verdi ama hepsi o kadar yerindeydi ki. Her bölüm tatmin ediciydi. Bir sayfası bile boşa yazılmamıştı. Bu kadar söylüyorum size. Yazara mutlaka ama mutlaka devam edeceğim.