Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsan çünkü anlamadan değil ama uydurmadan duramıyordu. İnsan, uyduracak ki varlığına inanılsın, uyduracak ki bir mindere olsun oturtulsun, bilemiyorum, ne nasıl oldu, ben nasıl oldum bilemiyorum, demek olmaz. Kendini sebepleriyle bilecek başkasına da anlatacaksın, başkası da ikna olacak, bazen senin sende atladığını o hemen bulup yerine koyacak.
Sayfa 42
Zaman muktedir bir öğretmendir. Öğreneceksin, öğretecek. Belki yumuşak tatlı bir dille, belki kafana vura vura. ama muhakkak.
Reklam
İnsanlar üzerine şunu söyleyebiliriz: kuramlar değiştiği ve parçalandığı zaman; okullar, felsefeler ve düşüncenin ulusal, dinsel, ekonomik dar ve karanlık yolları gelişip dağıldığı zaman, insan ileriye uzanır, ıstırapla, bazen yanlışlıkla sendeleyerek adımını atar. Adımını ileri attıktan sonra geri kayabilir, ama sadece yarım adım, hiçbir zaman tam adım geriye gelmez. Bunu savunabilir ve buna inanabilirsiniz. Kapkara uçaklardan atılan bombalar pazar yerinde patladığı zaman, tutsaklar domuzlar gibi birbirine sokuldukları zaman, ezilmiş vücutların kanları tozların üstünde pis pis süzüldüğü zaman bunu anlayabilirsiniz. Bunu ancak böyle anlayabilirsiniz: Eğer ileriye doğru adım atılmasaydı, eğer insanlarda ilerleme açlığı olmasaydı, bombalar patlamaz, insanlar birbirlerinin boğazlarına sarılmazlardı. Bombardıman uçakları var oldukları halde, bomba atmazlarsa asıl o zaman korkun... Çünkü, her bomba, o ruhun hâlâ õlmediğini ispatlar. Ve büyük mal sahipleri varken, grevlerin durmasından korkun... Çünkü, her yenilen küçük grev, atılan adımın atıldığını ispatlar. Özellikle şunu unutmayın: Insanın kendisi, bir ülkü uğrunda ıstırap çekmez ve ölmezse korkun, çünkü bu tek nitelik, insanın temelidir ve bu tek nitelik, insanı evrendeki bütün öteki şeylerden ayırır.
Çoğu insan statiktir. Bundan bir yıl sonra, muhtemelen bugünküyle aynı halde olacaklardır, aynı şekilde davranacaklardır. Ama sürekli akış halindeyseniz, kişisel gelişim ile (ya da öyle demeyi tercih ederseniz kendini- keşfetme ile), sizi hangi rafa koymaya çalışırlarsa çalışsınlar başarısız olacaklardır.
Çünki insan olağanüstü derecede aptal bir varlıktır. Hadi tamam, o kadar aptal değil; ama öyle nankördür ki, böylesini mumla arasan bulamazsın.
İnsanların insan olarak kalmalarıydı senin en büyük dileğin.... Bu dünyadan insanlar göçüp gider ama yaptıkları iyi şeyler kalır.
Reklam
İnsanın günahsızlığı
"Günahın dünyaya nasıl geldiği", yani insanların birbirlerini, hatta tek bir insanın kendi kendisini, gerçekte olduğundan daha kara ve daha kötü gördüğü akıl yanılgıları sayesinde geldiği kavrandığında, duyumsama çok rahatlayacak ve insan ve dünya böylelikle bir masumiyet zaferi içinde görünecekler, bu da kişiye temelden iyi gelecek. İnsan doğanın ortasında her zaman kendinde çocuktur. Bu çocuk elbette bir kez çok korkunç bir rüya görür, ama gözlerini açtığında hala cennette olduğunu görür.
Sayfa 95 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
"Yirminci yüzyılda bedensel kölelik yoktur ama zihinsel kölelik devam etmiştir." •Kabus / Alev ALATLI
Sıra dışı durumlar ekstra durumlar ortaya çıkarır…
Biri bize Dostoyevski'nin insanı hemen her şeye alışabilen bir varlık olarak tanımlamasının anlamını sorsaydı derdik ki: "Evet, insan neredeyse her şeye alışır ama bunun nasıl olduğunu bize sormayın."
Batı toprakları, başlayan değişim altında tedirgin. Batı eyaletleri fırtınadan önceki atlar gibi tedirgin. Büyük toprak sahipleri, sinirli. Bir değişme olduğunu sezmekte, ama değişmenin ne olduğunu bilmemekteler. Büyük toprak sahipleri önlerine gelen şeye saldırıyorlar. Hükümet yetkilerinin genişletilmesine, işçi birliğinin kuvvetlenmesine; yeni vergilere, planlara kızıyorlar, ama bunlar neden değil, sonuç; neden değil, sonuç... Neden, derinde ve basit: Neden, midedeki açlık. Milyonlarca kere büyütülmüş açlık; bir tek insandaki açlığın, neşe açlığının ve biraz güven açlığının, milyonlarca kere büyütülmüşü, Gelişmek, çalışmak, yaratmak isteyen kasların ve kafaların milyonlarca kere büyütülmüşü. İnsanın en son, belirli, kesin fonksiyonu... Çalışmak için ağrıyan kaslar, basit ihtiyacın üstünde bir şey yaratmak için ağrıyan kafalar... İşte insan bu. Bir duvar yapmak, bir ev, bir baraj yapmak ve duvara, eve, baraja insanın kendisinden bir şey katmak ve duvardan, evden ve barajdan insanın kendisine bir şeyler almak; sert kaslara bir şey kaldırtmak; bir kavramdan, açık çizgiler ve biçimler çıkarmak. Çünkü insan, evrendeki bütün organik ve inorganik şeylerden ayrı olarak yaptığı işin ötesine geçer, kavramın basamaklarını tırmanır, başarılarının üstüne çıkar.
Reklam
Ama alçakgönüllülükle her şeyin geçip gittiğini bilen kişi, bahçesini cennete dönüştürebilen her insanın ne kadar mutlu olduğunu, mutsuz olanın da yorulma­dan sırtındaki yükle nefes nefese yolunda ilerlediğini, bu gü­neş ışığını bir dakika daha fazla görmenin herkesi aynı şekil­ de ilgilendirdiğini anlayan kişi - evet, o kişi de huzurludur, hem kendisinden bir dünya kurar, hem de bir insan olduğu için mut­ludur.
"Ama işte halini bilmez insanoğlu, hiçbir anda kendini bilmez; sonra da deneyimlediklerinin başka bir güç tarafından seçilip yollanan içerikler olduğuna inanır. İnsan, insan olmaz. Oysa bütün mesele olmak ya da olmamaktır, uyanmış bir insan olan Shakespeare’in önemle belirttiği gibi."
Anmak, vefadır.
Anmak hatırlamakla katiyen aynı şey değildir. Misal bir insan bir hadiseyi en ince noktasına kadar hatırlayabilir, ama bu suretle onu anıyor olmaz.
Sayfa 13 - Pinhan Yayıncılık / Birinci Basım: Şubat 2022 / Özgün Adı: İn Vino Veritas / Danca Aslından Çeviren: Nur BeierKitabı okuyor
...Olaylara bu ışık altında bakmak onu huzursuz etti... "Elbette... Elbette... Ama insan gidip bunu bir tanrıya söyleyemez minik palpeteği. Onun rahibelerine de."
Sayfa 166 - Metis Yayınları, Yedinci Basım: Temmuz 2023Kitabı okuyor
"İnsan üstüne yargı verirken durumunu gözönünde bulundurmak şarttır, çünkü olanakları belirleyen, onu biçimleyen bu durumdur. Ama öte yandan tutum ve davranışlarıyla o duruma anlam kazandıran da kendisidir."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.