Taş Sektirme Ustası kitabı üzerine yazılan incelemeleri okurken fark ettim ki, taş üzerine söylenmiş ne kadar atasözü ve deyimimiz varmış. Oysa sıradan bir taş ama marifet bakmakta değil görebilmekte derler ya işte, yazar görmüş taştaki kerameti ve deyim
Acilen okunması gereken bir kitap. Varsa olan ön yargıları kırarak, bu muhteşem eseri okumalısınız. Şiddetle öneriyorum.
İnanın bu kadar beklemiyordum. Çok yüksek beklentiyle başladım ama beklentimin de üstüne çıktı. Bir Türk yazardan bu kadar muhteşem bir fantastik eser okumak hem duygulandırıcı hem gurur verici.
İncelememi spoilerlı ve
"Tam olarak fark neydi? Hangi insanların çizgili pijama, hangilerinin üniforma giyeceğine kim karar vermişti?"
Savaş, hırs, nefret, ırkçılık gibi birçok kavram çocukların sözlüğüne ait değildi, olmamalıydı da. İnsanlar arasında ayrım yapamazlardı onlar. Daha öğretilmemişti ki onlara. Eğer tanışmaması gereken iki çocuk karşılaşırsa
Söz konusu felsefe olunca akla ilk gelen soru Felsefe nedir? Philosophy is philosophy! Felsefe, felsefedir. Yani bir bütün olarak cevap yine kendini içerir. Felsefenin ana maddesi insandır. İnsanın en büyük çıkmazı da şimdiye dek tanrının varlığı olmuştur. O zaman? Felsefe insanın izini sürerken tanrının varlığını da yüzyıllardan beri
Ece Üner'i birçoğumuz tanırız.
Televizyonda, cesur konuşmalarıyla daha çok... Kalemiyle tanışmak bu eserle nasip oldu. Sanırım okurların büyük çoğunluğu da henüz tanışmamış durumda.
"Hiçbir kadın nesneleştirilemez!" (s. 129)
Eser, gündemdeki olaylara kendi yorumunu getirmesi ile oluşuyor. Sanırım en çok etkilendiğim bölüm
> Bu, bu kitaba daha önce yapılmış Protip v.1.0 incelemenin devamı niteliğinde olan v.1.1 güncellemesidir. Biliyorum, o gün için esprisine de olsa, yayınlamış olduğum kısa inceleme ile hep birlikte çok gülmüş ve çok eğlenmiştik. Fakat işlerimin yoğunluğu ve kişisel durumumdan kaynaklı biraz gecikmeli de olsa, sözümü tutmak ve Ulu Önder Gazi
YouTube kitap kanalımda Shakespeare'in hayatı, mutlaka okunması gereken kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/rGxh2RVjmNU
Daha önceden buraya iyisiyle kötüsüyle 246 inceleme bırakmışım fakat bu incelemede önceden hiç yapmadığım şekilde Kral Lear'ı, sinemadaki harika uyarlaması olan
“Hayatın anlamsız olduğunu anlayacak kadar akıllı bir tek ben ile Schopenhauer mu var?”
İnsanoğlu var olduğu ilk günden beri hayata bir anlam yükledi ve sürdükleri yaşam onlardan bana intikal etti. içimde ve etrafımda olan her şey, cismani olan ya da olmayan her şey, onların hayat bilgisinin birer meyvesi. Benim tam da hayatı değerlendirmede ve
Nabizade Nâzım'ın Karabibik'i kötüydü. Köy ortamına gayet güzel ayak uydurmuştu ama insana hiçbir fayda sağlamıyordu; kötü bir kurguyla ve pek de iyi olmayan karakterlerle oluşturmuştu romanını. Biçimde de büyük hataları olan romanın sonunda Karabibik'in ''baştan çıkıp kadına atılması'' gülünç ve romana yakışmayan bir sondu.
Zehra'daysa Nabizade
Şüphesiz Tolstoy, Rus edebiyatının en büyük isimlerinden birisidir. Özelikle uzun romanlarıyla dünya edebiyat tarihinde önemli bir yer edinmiştir diye düşünüyorum. Bunlar Savaş ve Barış, Anna Karenina ve Diriliş eserleridir. Ben şu an itibariyle ilk ikisini okudum, üçüncüsünün de konusunu biliyorum. Bunlarda ortak olan bir nokta var ki bu yüzden
Birkaç gün önce metroya bindim ve çantamdaki üç kitaptan birini aldım. Metrodan indim ve otobüse bindim. Otobüsten indiğimde bitmişti kitap. Biten elbette kitabın sayfalarıydı, rüzgarı hala devam ediyor içimde.
Kitap okurken "bir yolcu değil bir kâşifti" mealinde bir cümle ile karşılaştığımda istemsiz gülümsedim. Bu sıralar öyleydim çünkü. Bir yolum yok ama yolcuyum, yolun sonuna değil gözümün gördüğüne gidiyorum. Yolcu değil, kâşifim yani. Raflardan rastgele seçilen kitapları çantaya almanın, eve geldikten sonra o kitapları teker teker çıkarmanın, hangisinden başlayacağını tercih etmenin tatlı heyecanları... Son iki ayda kaç kitap okudum bilmiyorum. Ne kitapların ismi kaldı, ne yazarlarının... Bir keşif okuyuşuyla geçtim kitaplardan, okudum, okudum, okudum... "Okudum"lar arasındaki her virgül bir "kaçış"ın vurgusu. Cemil Meriç'in saf-dilâne ve sehl-i mümteni cümlesi ise "İnsanlar kötüydü, kitaplara sığındım."
Sonsuz ve sırasız cümleler... Nevmekân Sahil'in korkutucu raflarında milyarlarca satırın varlığı tedirgin ediyor beni. Bu sıralar gözümün görebileceği yükseklikteki Selimiye raflarına bakıyorum. Yazılı her cümle gerçekten yazılmalı mıydı? Kendini tekrar eden sorular ne kadar yoruyor insanı... Akıcı bir metnin ritmine uymak gibisi yok... Bir de güneş vuracak sayfalara...
"İyi olmak için akla ihtiyaç yoktur"
Herkese selam bugün dünyanın en önemli eserlerinden John Steinbeck in yazdığı Fareler ve insanlar kitabını inceleyeceğim.Kitap incelemesine geçmeden Yazarımız hakkında bilgi vermek istiyorum;
John Steinbeck 1902 yılında ABD nin Kalifornia eyaletinde doğmuştur.Irgat bir ailenin çocuğu olarak küçük