40 Yaşındasın Rahmetini umarak Günahkar bir dille; Allah Azze ve Celle Ya Rasulallah, lemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Zaman mı? Değil zaman Akan zaman değil mesafelerdir. Güneşin çekici yukarda Suyun bıçağı aşağıda Zaman mı? değil zaman. Akan zaman değil mesafelerdir. Güneşin çekici yukarda Suyun bıçağı aşağıda
Sayfa 125
Reklam
164 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Çok kötü içimdeki göğsümdeki kalbimdeki ağırlık ve ezilmenin daralmanın verdiği acı. İçim yanıyor kanıyor ve ağlıyor. Ama kimse bilmiyor. Belki de bilmemeli. Sanıyorum hayattaki en acı kalp acısı. Ve işin kötüsü tedavi edecek bir merhemi de yok. Genelde zamanı geri almaktan başka çaresi de yok zaten. Hani şu aralar meşhur Ya “seviyorsan aç konuş bence” işte aynen böyle, şu dünyada hiç kimse ama hiç kimse bu şekilde içinden geleni yapamıyor. Olmuyor. Şuanda elinde bulunanları kaybetme korkusu – bir daha aynı şeyi bulamama korkusu işte neyse ne. Ama belki de haklıyız kırılan camı istediğin kadar yapıştır asla aynısı olmaz. Kırık yerler bellidir. Nasıl bir insanız ki içimizden asıl geçeni söyleyemiyoruz. Ve sonra dönüp kayıplarımıza ağlıyoruz. İnsan bir kez bulur yaşar ve o anı asla geri alamazsın. İşte tüm insanlık kaçırdığı o anların arkasından için için ağlıyor.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021313,5bin okunma
40yaşındasın Rahmetini umarak Günahkar bir dille; Allah Azze ve Celle Ya Rasulallah, Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
"Kaptansız bir gemideyiz. Hiç kimse nereye gideceğimizi bilmiyor. Amaçsızca gök boşluğunda kanat çırpan kuşlar gibi oradan oraya gidiyoruz. Ama çaldığımız tüm kapılar kapalı. Vardığımız her yer, boyumuzu aşan bir duvar. Deliksiz taş bir duvar. Ardında neler olup bitiyor, bilen yok."
Balıkçılar sokağındaki olay herkesi üzdü, ama kimseyi şaşırtmadı. Şehrin ana caddesine açılan en geniş yan sokaklardan birinde, Bakkallar sokağı köşesinden üç adım beride, Balıkçılar sokağının en civcivli saatinde, gecenin işçileri o gence niçin saldırdılar, bilinmiyor. Söylentilere bakılırsa, elinde götürmekte olduğu ekmek dörtköşe değilmiş; saçının rengi kara değilmiş; ya da aksayarak yürüyormuş... Söylenti elbet, bütün bunlar. Doğrusunu kimse bilmiyor. Ayrıca, bilinecek bir doğru var mı? O bile bilinmiyor. Bilinebilen, görülebilen ise, işçilerin, ansızın duvarlardan, köşelerden, kapı ağızlarından sıyrılarak o genci kalabalığın içinden çekip ortalarına aldıkları, bir daha dağılıp gözden yittiklerindeyse ortada kanlı, tanınmaz bir et yığını kalmış olduğu. Genci, gecenin işçilerinin ortasında yitmeden önce görebilenlerin söylediğine göre, bu et parçası, o alımlı delikanlının yarısı kadar bile olamazdı. Bu kanlı etin üzerine talaş serpildi, kuru yapraklar örtüldü. Ertesi sabah oradan geçenler, bir türlü aydınlanamayan günün donuk ışığında, asfaltın üzerinde esmerce bir lekeden başka bir şey göremediler gencin parçalanmış olduğu yerde. İnsanlar artık yalanan ağızlar, pençeler arıyor insanların yüzlerine, ellerine bakarken. Oysa işçiler, gecenin işçileri oldukları için, güpegündüz görünmezler sokaklarda. Gecenin işçileri herkes gibi miydi bir zamanlar? Böyle olduğuna inanmak isteyenler var. Daha mı az ürkecekler böyle olsa?
Reklam
"Üniversiteli delikanli kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı.Okul salonundaydı maç Tribünsüz,minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar..Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa göruyordu takımda.. Hoşlandıgını, fena halde hoşlandıgını hissetti. Az sonra
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Klasik Batı Müziği hayranı biriyim. Başka müzik tarzı dinlemiyorum. İlk Mozart'la başladım dinlemeye, o yüzden sıkı bir Mozart hayranıyım. Zaten bulduğum zaman alacaktım bu kitabı ama kitabevine sorunca "Yok hiçbir yerde," dediler ve hayal kırıklığına uğradım. Sonra bir baktım ki D&R'da hem de Can Yayınları indiriminde :) Hemen aldım tabii. Gelelim kitaba. Kitapta klasik batı müziği bestecilerinin nasıl öldürdüğünü, nasıl boğulduğunu, aslında herkesin aktardığı bilgilerin yanlış olduğunu kanıtlamış. Tabii kimse bunların da kesinlikle doğru olduğunu söyleyemez. Sadece ipuçlarından yararlanılarak yazılmış bir kısmı. Ama öyle güzel anlatmış ki sanki bu bestecinin zamanında yaşamışsınız, onun peşinden gidip bu yaşananları takip etmişsiniz. En etkilendiğim yer Mozart'ın nasıl öldürüldüğünü okumak oldu. Tabii ki Mozart'ın nasıl ve kim tarafından öldürüldüğünü kimse bilmiyor. Sadece ipuçlarından yararlanılarak bir sonuca ulaşılmaya çalışılıyor, ve mantıkla beraber. Ben Antinio Salieri'nin öldürdüğüne inandım bugüne kadar. Ama kitap düşüncemi yerle bir etti. Diğer bestecilerin yaşadıklarını öğrenmek çok hoşuma gitti. Ayrıca kitabın kapağını çok beğendim. Renk tonu çok hoş :) Klasik batı müziğine biraz da olsa ilgi duyanlar, ya da benim gibi manyağı olanlar alıp okuyabilir :)
Mozart'ı Kim Öldürdü? Haydn'ın Kafasını Kim Kesti?
Mozart'ı Kim Öldürdü? Haydn'ın Kafasını Kim Kesti?Ernst Wilhelm Heine · Can Yayınları · 201259 okunma
"Artık bazı şeylerin diğerlerinden daha kötü olduğunun farkındayım. Bu yüzden farklı günahlar var zaten. Bağışlanabilr günahlar var. Öldürücü günahlar var. Bir de, kutsal şeylere saygısızlık var. Büyükler bağışlanamaz günahlardan bahsediyorlar, ama bunlar esrarengiz günahlar. Kimse bilmiyor. Bu durumda, insan bağışlanamaz bir günah işlediğini nasıl bilebilir ki? "
415 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Bir ara "kitap okuyamama dönemi" gibi buhranlı dönemlerim oldu. O buhranlı anlarımda elime aldığım Voyage au Caucase (Kafkas Seferi) ardından okuyacağım tüm kitaplar için yeniden yol açtı.. Alexandre Dumas, 1858-1859 yılları boyunca Kafkazı ( Azerbaycan, Moskova, Gürcistan) dolaşmış, buraları gezdikten sonra İstanbul`a geçmiştir.
Voyage au Caucase
Voyage au CaucaseAlexandre Dumas · Editions Hermann · 2002121 okunma
Reklam
440 syf.
7/10 puan verdi
Kitabı okurken zevk aldınız mı derseniz? Evet zevk aldım. Okurken eğlendim ve kitaba her ara verdiğimde de kitabı tekrar açıp okumak istedim ama kitapta bazı şeyler eksikti. Bir türlü kitaba adam akıllı ısınamadım. Beni benden almadığı için de kitaba puanım 7 oldu. Kitapta bazı kurgu hataları var. Mesela asansör sahnesini hatırlayalım. Libby iki
İyi ki Geldin
İyi ki GeldinDebbie Macomber · Epsilon Yayınları · 2017630 okunma
Sanırım olay bu. Kimse, diğer insanların hayatını ne kadar etkilediğini bilmiyor. Çoğu zaman hiçbir fikrimiz yok. Ama yine de şartlan zorluyoruz..
Resim