Cengiz Aytmatov çok beğendiğim yazarlar arasındadır. Daha önce okumuş olduğum “Beyaz Gemi”, “İlk Öğretmenim”, “Cemile” eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de beni hiç görmediğim ama görseydim bile bu kadar tanışık olamayacağım topraklarda dolaştırdı. Evet nasıl ki Yaşar Kemal okurken Çukurova’nın her taşını tanıyacak hale geliyorsanız, Aytmatov okurken de Kırgızistan topraklarına o kadar aşina oluyorsunuz.
Toprak Ana eserinde o toprakların nelere şahitlik ettiğini önümüze seriyor yazar.
Toprağın da bir ruhu var . Üstünde yaşanan her acıyı her sevinci hissediyor.
Savaş görmemiş,kanla sulanmamış toprak var mıdır acaba şu dünyada?
Mehmet Akif’in “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme” dediği kadar var. Toprak diyip geçemiyoruz o topraklar kim bilir kaç sevinç kaç acı kaç savaş kaç zulüm gördü. Acaba kaç hayallerle dolu gencin yattığı yer oldu…
Yeryüzünün en güzel toprakları bile uğrunda insan öldürmeye değmez.
Savaşsız dünyanın hayalini kuruyorum. Çocukların ölmediği,doya doya yaşayamadan hayalleriyle yok olan gençlerin olmadığı, kadınların gidenin arkasından gözyaşı dökmediği bir dünya…
Barış dolu hayatların konu olduğu romanların dünyası bu hayal imkansız olmamalı.
Okuyalım,okutalım kitaplarla kalın dostlarım.