Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
184 syf.
1/10 puan verdi
Hayatımda okuduğum en kötü kitaplardan biriydi sanırım. Bukadar kısa olmasa bitirezdi bile. Eminimki yazmaya çalışan biçok insan bundan daha güzel yazabilir. Sadece isimle prim yapmaya çalışan bir kitap diyebilirim. Okuduktan sonra kitaplığa bile koymadım geri. Zaten aldığım kitapçıda da kitabın 5 para etmeyeceği anlaşılmış olucakki 4 liraya almıştım. 15 lira falan aman vermeyin :D
Zombi
ZombiJoyce Carol Oates · Siren Yayınları · 201141 okunma
-Aman hep o kara kaplı kitap… Başka yok mu? Yazmış da ne olmuş? Sizden başka onu kim okuyor? -Senden başka bu kitabı pek çok insan okuyor. -Aman… hep tenbeller, hayalperestler… -Hayır… Frenkler de okuyor. Bu gibi eserlerin garpta bir tanesinin yüzlerce türü basılmış tercümeleri vardır. Avam da okur, havas da okur velâkin sen okumazsın, mazursun da. Mekteplerinizde böyle şey kalmadı. Bir İngiliz kızına Sadi’yi sorsan bilir, sen Şarklı olduğun halde bilmezsin. Kabahat sende mi, Sadi’de mi?
Reklam
Güneş batmak üzeredir. Aman, dikkat! Güneş batmak üzeredir’in arkasından dünyanın tasviri gelir. Hiç niyetim yok: dalgaları boyamağa, ufku bir dilim ekmek gibi kızartmağa. Bak! Yine yapacağımızı yaptık işte. Dalgaları boyadık. Ufku mis gibi kızarttık.
Mavis: Her yerin kan olmuş. Doktor, ambulans çağırmamız lazım. Roarke, yatır onu. Roarke: Hayattaki hiç değişmeyen amacım da bu zaten. Eve: Ha ha, aman ne komik.
Charles: Müşterim veya meslektaşım olmayan çok fazla dostum yoktur esasen. Eve: Aman gözünü dört aç. Başını çevirdiğin an bölünerek çoğalır bunlar. Sonra da yaşamın büsbütün karışır.
Yağmur da hüzün gibi bir şey galiba: İlk başta, aman bana ilişmesin diye didinir sakınırsın, emniyette ve kuru kalmak için elinden geleni yaparsın, ama baktın olmuyor, baktın ki yağıyor üzerine dört bir koldan, ta dibine kadar gark olursun ve bir kez bu kadar battın mı, ha bir damla eksik ha bir damla fazla ne fark eder. Yağmur da hüzün gibi bir şey, yakalandın mı bir kez, azı çoğu yok artık. Olsa olsa "kuru kalabilenler" ve "sağanaktan nasibini alanlar "var.
Reklam
Ne olur, bana söyleme! Aman ha, söyleme! Demokrasi adına halk dalkavukluğundan bıktım usandım artık! Bütün kurumlarıyla işlemeyen bir demokrasi neden kutsal inek olsun? Şöyle söyleyeyim, düşün bak, eğer basın bir tekeller basınıysa, işbirlikçiyse ve sen bu basına karşı çıkıyorsun, demokrasi var diye, böyle bir basının özgürlüğünü nasıl savunursun? Çayırtepe Karakolu'nda senin başına gelenleri askerlere yükleyip, rahatlayacak kadar safdil olamazsın, dökülen her damla kandan başta Demirel, Ecevit, Türkeş, Erbakan, o dönemin bütün sivil siyasileri sorumludur! Bir başbakanın icrası, on yedi yaşında bir çocuğun boynuna geçirilen iple sonuçlanıyorsa, o adam hiçbir şey yapamıyorsa, intihar etmesi gerekli değil midir? Yok, böyle gergedan derisi yüzsüzlüğü! Hıyanet özgürlüğü diye bir şey olamaz. Diyorum ya, çıkarcı'bir değerlendirmeyle SHP açısından baktığım zaman da anlamıyorum! Şöyle ya da böyle temizlenmiş bir siyasal arena var. Neden tertemiz başlayamayasınız? Neden gidip yine o adamların popolarına giresiniz? Neden pisliğe bulaşmamış kadrolara şans tanımazsınız? Bu 'asr-ı saadet' yutturmacası nereden çıkıyor?
Sayfa 289Kitabı okudu
4 yaş: Babam her şeyi biliyor. 5 yaş: Babam çok şeyi biliyor. 6 yaş: Benim babam, senin babandan daha çok şey biliyor. 8 yaş: Babam her şeyi bilmiyor. 10 yaş: Babamın gençliğinde her şey çok farklıymış. 12 yaş: Aslında babam bu konuda hiç bir şey bilmiyor. Çocukluğunu anımsamayacak kadar yaşlı. 14 yaş: Babama kulak asma. O artık çağ dışı! 21 yaş: Babam mı? Aman, Tanrım. O hiç bir işe yaramaz. 25 yaş: Babam bu konuda az da olsa bir şeyler biliyor, ama bu yaşta bir insanın bu konuda bir şeyler bilmesi normal zaten. 30 yaş: Bu konuda babamın bir fikrini alsak iyi olacak. O kadar deneyimli ki. 35 yaş: Babama sormadan hiç bir şey yapmam. 40 yaş: Acaba babam bu konuda nasıl üstesinden gelirdi? Ne kadar akıllı, deneyimli bir insandı. 50 yaş: Babamın yanımda olması ve bu konuda bana akıl vermesi için neler vermezdim. Onun ne kadar akıllı bir insan olduğunu hiç takdir etmemişim. Oysa ondan ne kadar çok şey öğrenebilirdim.
"O fotoğraf Sezen şarkısı oldu Erdal Eren'i son anlarında çektiğim o fotoğrafları, milyonlarca kişi gibi Sezen Aksu da görmüş ve çok etkilenmiş. Anlatırken, "Öylesine masum, öylesine ölümden uzak, öylesine genç ki... Hikayesini de okudum. Ama beni esas vuran o 'son bakış' fotoğrafıydı Savaş. 'AĞIT GİBİ...' Aysel Gürel'e gösterdim o fotoğrafı. Birlikte bir şeyler yazdık. Onno'ya verdik besteledi (Tunç). Şarkıdan çok ağıta benzedi. Yürekten kopup gelen, saf, duru, sahici..." dedi. Ve işte o ağıtın sözleri. "Bir an duruşu gibi Ömrün gidişi gibi Veda ederken Aşk ateşi gibi söner iç çekişler Amman amman yandım aman Acı yüzler" Savaş AY
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
Reklam
''Vücudumun en sevdiğim yanı herhalde beynimdi. Kimse beyni etine dolgun diye şikayet etmezdi. Kimse beynine aman çok kısa, aman çok uzun, yok çok geniş , yok çok ince diye laf atmazdı. Veya çirkinde bulmazdı kimse. Ya çalışırdı beynin ya da çalışmazdı. Benim ki ise gayet güzel çalışıyordu.''
Aman ya Rabbim, bu ne muazzam bir dram başlangıcıydı. Niçin dram? Niçin dram olsun? Bu pekala mesud, asude ve çok güzel günler arifesi de olabilirdi. Hayır, bunlar da çilelerini çekeceklerdi.Zira felek kıskançtır. Harikulade insanları boş bırakmaz, kurbanlık koçlar kusursuz olur.
KALDIRIMLAR I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri
Her gecenin bir sabahı vardı aman biz kimin gecesine yatıp, kimin sabahına uyanacağımıza karar vermeliydik!Şükür ki, gecenin karanlığıyla demlenen acının da, sabahın aydınlığında dem almış umudunda gerçek bir sahibi var!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.