..... Almanya'da,yine aynı konuya yönelik uyarılar ise son derece gereksiz ve kırıcı bir laf safsatası koyar:"Das Berühren der Leitungsdrähte ist,weil lebensgefährlich,stengstens verboten."[Elektrik tellerine dokunmak can güvenliği bakımından tehlikeli olduğu için kesinlikle yasaklanmıştır.] Niçin yasaklanması gereklidir ki. Yaşamına değer veren herkes kendi yasağını kendisi koyacaktır;ve kendini bu şekilde öldürmek isteyen de zaten izin talep etmeyecektir.
Dürüstlük, beni, eğitimsiz bir psikanalistin etkinliğinin, hastalarına yeteneksiz bir cerrahın vereceğinden daha az zarar vereceğini itiraf etmek zorunda bırakıyor.
Sayfa 71 - Oda YayınlarıKitabı okudu
Harika anlatmış
Aşık olan kişi uysallaşır ve sevdiğinin hatırına pek çok şeyi yapmaya hazırdır.
Evet. Başlangıçta öyledir. Fakat bu âşık olma hali derinleştikçe önemli bir kısmı psikanaliz göreviyle hiç de bağdaşmayan gerçek tabiatı çıkar ortaya. Hastanın aşkı sadece itaatkârlıkla yetinmez; giderek ısrarcı bir hal alan isteklerde bulunur, duygusal ve cinsel tatminler arar, sadece kendisiyle ilgilenilmesini talep eder, kıskançlaşır ve diğer yüzünü giderek daha açık, daha net bir biçimde göstermeye başlar, amaçlarına ulaşamadığı zaman düşmanlığa ve öç alma duygularına dönüşme eğilimi gösterir.
Sayfa 61 - Oda YayınlarıKitabı okudu
<<Yorumlamak mı! İğrenç bir kelime! Hiç sevmem bu sözü duymayı; bütün güvenimi alıp götürdü benden. Her şey benim yorumuma bağlıysa şayet o zaman o yorumun doğruluğu hakkında bana kim güvence verebilir. Zira ne de olsa her şey benim keyfime bırakılmış bulunuyor.>>
Sayfa 53 - Oda YayınlarıKitabı okudu
Doğuştan gelen biseksüellik eğilimi aksi yöndeki tavrın eş zamanlı mevcudiyeti için de zemin hazırlamadığı müddetçe erkek çocuğun ilk sevgi objesi annesi, kız çocuğununki de babasıdır. Diğer ebeveyn, rahatsız edici bir rakip olarak görülür ve ona karşı güçlü düşmanlık duygularının beslenmesi de hiç elinden rastlanan bir durum değildir.
Sayfa 44 - Oda YayınlarıKitabı okudu
Anlatıldığına göre bir çocuk bakıcılığı işi için başvuran bir kadına çocuk bakmayı bilip bilmediğini sormuşlar. "Elbette," diye cevaplamış kadın. "Ne de olsa ben de bir zamanlar çocuktum."
Sayfa 16 - Oda YayınlarıKitabı okudu
Sizin de bildiğiniz gibi, bir vahiy değildir bilim; ortaya çıkışından uzun zaman sonra bile hala insan düşüncesinin öylesine derinden özlemini çektiği kesinlik, değişmezlik ve hatasızlık özelliklerinden yoksundur. Fakat böyle olduğu için de sahip olabileceğimiz tek şey yine odur.
Sayfa 17 - Oda YayınlarıKitabı okudu
Terapötik amacımızı belirlemek şimdi hayli kolay. Egoyu yeniden eski haline getirmeye, kısıtlamalarından kurtarmaya ve ona id üzerindeki, erkenden yapmış olduğu baskılamalar yüzünden kaybettiği hâkimiyetini geri vermeye çalışıyoruz.
O halde biraz geriye dönmem gerekiyor. Küçük, canlı bir organizma gerçekten de sefil, güçsüz bir varlıktır değil mi? Ağzına kadar yok edici etkilerle dolu, son derece güçlü dışsal dünya ile mukayese edilecek olduğunda.
"Anlıyorum," diyor, Tarafsız Kişimiz. "Her nevrotiğin kendisine baskı yapan bir şeye, bir sırra sahip olduğunu varsayıyorsun. Ve onu bu sırrı sana söylemesi için ikna etmek suretiyle de onu bu baskıdan kurtaracak ve ona bir iyilik yapmış olacaksın. Elbette Katolik Kilisesi'nin insanların ruhları üzerindeki egemenligini sağlama almak için hatırlanamayacak kadar eski zamanlardan bu yana kullanmakta olduğu Günah Çıkarma Prensibi'nden başka bir şey değil bu."
Kelimeler tarifsiz iyiliklerde bulunabilir ve aynı zamanda korkunç yaralar da açabilirler.
Ve bu arada kelimeleri de küçümsemeyelim. Ne de olsa son derece güçlü birer enstrümandır onlar; duygularımızı birbirimize aktarmanın birer aracıdırlar, bizim diğer insanları etkileme metodumuzdur.
"O halde bir tür büyü bu," yorumunu yapıyor. "Konuşuyorsun ve onun bütün hastalıkları da uçup gidiyor."
"kişinin kendinden kaçabilmesi mümkün değildir."
Sayfa 31Kitabı okudu
