Modern Türk edebiyatında bir dönüm noktası olarak nitelendirilen usta yazar Sait Faik Abasıyanık’ın beş farklı hikayesinin radyo tiyatrosu formatıyla sahneleneceği, 17 Aralık’ta İş Sanat sahnesinde gerçekleşecek Şehir Amber Kokacak dinletisi İstanbullu sanatseverleri nostalji dolu bir yolculuğa davet ediyor.
Cumhuriyet sonrası yazarlardan
Bir yandan çok eğlendiğim, diğer yandan bir şeyleri eksik hissettiren bir seri oldu Amber Yıllıkları.
Kitaba göre Amber şehri bir gerçek, diğer tüm dünyalarsa birer gölge. Bizim dünyamız da dahil buna. Aslında her şehir ve yaşanan her şey Amber'de olanların bir gölgesi ki bu konu oldukça hoşuma gitti.
Karakter sayısının fazlalığının kitabın bir eksikliği olduğunu düşünüyorum. Kitaba başlar başlamaz onlarca isim görüyorsunuz ve bu kafa karıştırıyor.
Dili de çok farklı. Çevirmenden mi kaynaklıdır bilmiyorum ama kitaptaki mizah ve anlatım okuduğum diğer kitaplara, özellikle de fantastik olanlara pek benzemiyor. Kendince hoş ama alışması bir tık zaman alabiliyor. Bununla birlikte ilk defa kitap okurken 'koşarmış' hissine kapıldım. Olaylar öyle bir hızda ve akıcılıkta ilerliyordu ki okurken ister istemez yoruluyor, bu hıza şaşırıyordum.
Serinin ilk üç kitabını okudum fakat devamını getirmeyi düşünmüyorum. Elimde devam kitapları olsa okur muydum? Evet, hiç beklemezdim. Yeni kitapları alır mıyım? Hiç sanmıyorum. İşte beni böyle arada bırakan bir seri oldu Amber Yıllıkları.
Aşağıdaki yazı, 1312 [m. 1894] senesinde, Almanyada Würzburg şehrinde neşr edilmiş olan ve Prens Salvator, Prof. Graus, teolog Kirchberger, baron von Bibra, Bayan Threlfall tarafından hâzırlanan (Spaneien = İspanya) ismindeki eserden alınmışdır:
(İspanyada en mühim şehrlerden biri, Cordoba (Arabca ismi: Kurtuba)dır. Bu şehr, Arab Endülüs
Kafa dağıtmak için okumaya başlamıştım ama okurken kitabın kurgusu o kadar gerçekçi geldi ki kendimi bir anda savaş döneminde buldum diyebilirim. Marie-Laure âmâ, Fransız bir kız. Babası onun âmâlığının oluşturduğu dezavantajı elinden geldiğince ortadan kaldırmak için çabalayan birisi. Şehrin gerçekçi, küçük bir maketini yapıyor ve kızının bu
Hoşgeldin Ya Şehri Ramazan
Ey Kurak Dünya'mıza gönderilen mübarek çiçek...
Aç kalmış ruhlarımızı besle...
Manevi havanla,miski amber kokunla doyur bizleri...
gönderen Rabb'ın adıyla. 🤲
Bu kitapta aradan 14 ay geçiyor ve valinin görevden ayrılmadan yaptığı minik bir kıyakla Claire hapisten çıkıyor. Elbette valimiz o ismi bilerek ekliyor, zira onunda geçmişten gelen bir hesabı var. Claire'in avukatı Jane, gelen af dilekçesi ve içinde 100bin dolarlık çek bulunan (kendini gizleyen biri - tabii kim olduğunu kitabın ortalarındaöğreniyoruz biz.) ile hapishanenin yolunu tutup, Claire'in serbest kalmasını müthiş bir gizlilikle başlatıyor.
Haa yakalandı yakalayacak derken öğreniyoruz ki, Tony af işlemini 15 gün sonra öğreniyor. Ancak hemen kolları sıvayıp Claire’nin kaçtığı şehri, oturduğu evi, hazır kart numarasını öğreniyor.
Ancak hesaba katmadığı bir şey var. Claire. O artık, onun Claire'si değildir. Karşısındaki Claire daha cesur, daha cüretkar ve en önemlisi de eski benliğine kavuşanan Claire'dır. İntikam sırası artık Claire'de dir. Tony’nin buyurgan halleri bu kitapta da fazlasıyla mevcut. Neyse Claire ciddi bir araştırma içine girer ve sadece kendi şok olmakla kalmaz. Bu süreçte Claire'ya destek olan Amber ve Harry de müthiş bir cesurlukla olayların içindedir sürekli. Amber'i ilk kitapta hatırlarsınız; Claire'nin üniversite aşkı Simon'un nişanlısıdır.
Çok fazla Clar & Tony sahnesi yok bu kitabımızda. İşler bu sefer çok karışık. Claire’e hapisteyken gelen kutunun gizemi bu kitaba damgayı vurdu bence. Yazar çok zeki, kalemiyse merak uyandırıcı ve bizi nasıl heyecanlandıracağını çok iyi biliyor. Konuya aşina olanlarsa kitabı hemen okur diye düşünüyorum.