Amerikan ailelerinin her kesitinde, milyonlarca evde, her güb korkunç bir suç işleniyor: fiziksel taciz, yani dayak.
Toplumumuzda fiziksel tacizin tanımlanması oldukça kafa karıştıran, tartışmaya açık bir olgu. birçok insan hala anne-babaların çocuklarını dövmelerine hakları olduğuna inanıyor. ``kızını dövmeyen dizini döver`` gibi [boktan] birçok atasözü, dayağın doğru ve gerekli bir yetiştirme metodu olduğunu savunuyor. Nitekim günümüze kadar çocuklar mahkemeler önünde yasal haklara sahip değillerdi. Anne-babaların sahip olduğu birer menkul (menkul: bir yerden bir yere taşınabilen-mal-) görülürdü çocuklar. Yüzyıllar boyunca anne-babaların hakları çiğnenemez, sorgulanamaz haklardı. Çocuklarını öldürmedikleri sürece disiplin adı altında onlara istedikleri zulmü uygulayabilirlerdi
“Ancak en son ağaç öldükten, en son ırmak zehirlendikten ve en son balık tutulduktan sonra insanoğlu para yiyemeyeceğinin ayrımına varacak.”
(Kuzey Amerika Yerlileri Atasözü)
Bir Çin atasözü şöyle der: "Kılıçlar pas tutup beller parladığı zaman hapishaneler boşalıp tavanaraları dolduğu zaman, mahkeme avlularını otlar bürüyüp dindarlar tapınak basamaklarını aşındırdığı zaman, hekimler yayan giderken, fırıncılar at bindikleri zaman, İmparatorluk iyi yönetiliyor demektir." Güzel bir atasözü. Avrupa ve Amerika'nın bütün devletlerinde uygulanabilir. Gelgelelim bu dileklerin gerçekleşmesi Çin'de hâlâ çok uzak bir olasılık. Zira orada beller pas tutmakta kılıçlar parlamakta, hapishaneler tıkabasa dolmakta tavanaraları boş kalmaktadır. Fırıncılar hekimlere nazaran daha çok işsizdir.
Gerçi tapınaklar dindarları kendine çekmekte, ama tutuklular ve davacılar mahkemelerden eksik olmamaktadır.