Önsöz'den
Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının, nükleer savaş olasılığını artırmış olması tarihin bir ironisidir. 1991'de Sovyetlerin yıkılması, ABD'nin dünya hegemonyasının yeni muhafazakâr doktrinini ortaya çıkarmıştır. Bu doktrin, ABD dış ve askeri politikasının temeli haline gelmiştir. Doktrin, "tarihin sonu"nu duyurmakta ve bununla, "Amerikan demokratik kapitalizmi"ne hiçbir uygun alternatif olmadığını kastetmektedir. Aslına bakılırsa, tarih, proletaryanın değil Amerikalı kapitalistlerin tarafını tutmuştur.
Sayfa 16 - Say YayınlarıKitabı okudu
ABD 1867 yılında Rus Çarlığı’na 7,2 milyon dolar ödeyerek Alaska’yı aldı.
Reklam
224 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Amerikan Hegemonyasının Sonu
Geçmişten geleceğe yol alırken, geleceğin karanlık yüzüne fener tutulmuş. Bu fenerin etki alanı, bizlerin gördüğü ile sınırlı. Bugünden yarına bazı şeylerin hemen değişeceğini beklemek de kolaya kaçmaktır. Yılların, hatta yüzyılların birikimini kimse bir an da kesip atamaz. Ama 'Güller', 'Kara göründü' diyor. Bu görülen kara, yakın mı, uzak mı,
Amerikan Hegemonyasının Sonu
Amerikan Hegemonyasının SonuMehmet Ali Güller · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201935 okunma
Bush Doktrini
literatüre Bush Doktrini olarak girdi. Doktrin 3 önemli unsuru içeriyordu: 1. Önalıcı Saldırı 2. Amerikan İstisnacılığı 3. "Ya benimlesin, ya düşmanla" anlayışı
tehdidi kaynağında yok etme
Emperyalist ABD'nin "tehdidi kaynağında yok etme" stratejisi de jeopolitik bilim/yönteminin sonucudur. Yani ABD, tehdidi kendi coğrafyasına gelmeden başka coğrafyalarda yok etmeyi hedefleyerek, aslında başka coğrafyaları işgal etmeye gerekçe bulmaktadır.
Yani Rutin'e göre hegemon devlet diğer devletlere efendilik yapan, onlar üzerinde tahakküm kuran devlettir.
Reklam
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.