Biz Kızılderili diyorduk, halbuki derileri sarı-siyah renkteydi. Amerikalılar da Indian (Hintli) diyorlardı. Bu da yanlıştı, Kristof Kolomb’un hatasıydı. (…) Sandviç’in tarihi de ilginçti; 18. yüzyılda yaşayan İngiliz lordu Earl of Sandwich, kumarbazın biriydi. Kumara öylesine düşkündü ki, yemek yemeğe oturacak vakit bulamıyordu. Bir yandan kumar
Sayfa 165Kitabı okudu
Dilimizdeki "Ana gibi yâr, Bağdat gibi diyar olmaz" sözünün aslı muhtemelen "Ane gibi yar; Bağdat gibi diyar olmaz." şeklindedir. Çünkü sözün aslındaki Ane kelimesi, Bağdat yakınlarındaki sarp bir uçurumun kuşattığı dik bir geçidin adıdır. Bağdat gibi güzel şehir, Ane gibi de (sarp, ama manzaralı) yar (uçurum) olmaz, demeye gelir.
Reklam
Dil konusu gelince Mustafa Hoca'nın ilgisi hemen artıyor. Bu meseleyle az uğraşmamış, defterler doldurmuş. İşte küçük bir deftere Türkçedeki beş yüze yakın kelimenin nereden geldiğini yazmış: • Diploma; Yunancada iki kere katlanmış anlamına geliyor. • Defter de aynı dilde 'diphteria' yani yüzülmüş hayvan derisinin değişik bir
Sayfa 166 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Sık sık Fatih'in ünlü sözünü düşünüyorum. Bir şehir kurmanın olmazsa olmaz üç yapisi vardır: Kitaplık, kanalizasyon, hamam! Bilmezliğin tarlasına bir küçük kültür fidanı diktim. Ben sanırım, kitap sevgisi diye bir sevgi tıpkı ana sevgisi, kardeş sevgisi, yâr sevgisi gibi bir sevgidir. Dedim ya, bu sevgi insanin içinde doğuştan vardır; ama uyuyordur sanırım. Zamanla uyandırılması; yoksa,olan yerlerden alınıp aşılanması gerekir. Kitap sevgisi bende ta çocukluğumda işte böyle uyandi. Oğlan okursa kadı, kız okursa cadı olur. 'Az söz er yükü, çok söz eşek yüküdür.’
Sayfa 39 - Mustafa GüzelgözKitabı okudu
Ana gibi yâr olmaz İstanbul gibi diyar Güleni şöyle dursun ağlayanı bahtiyar… ~Necip Fazıl Kısakürek
Reklam
Bağdat gibi diyar olmaz.
Dilimizdeki "Ana gibi yâr, Bağdat gibi diyar olmaz" sözünün aslı muhtemelen "Ane gibi yar; Bağdat gibi diyar olmaz." şeklindedir. Çünkü sözün aslındaki Ane kelimesi, Bağdat yakınlarındaki sarp bir uçurumun kuşattığı dik bir geçidin adıdır. Bağdat gibi güzel şehir, Ane gibi de (sarp, ama manzaralı) yar (uçurum) olmaz, demeye gelir.
Edebî fiskos...:)
"Ana gibi yar, Bağdat gibi diyâr olmaz" sözündeki "Ana", Bağdat'ta meşhur bir yarın, yani uçurumun adıymış... 🙂
Anne, adına "Ana gibi yar olmaz" sözüyle tarihe not düşülen... "Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar" sözüyle samimiyetin ve bağlılığın sembolü kılınan... "Cennet anaların ayakları altındadır" kutlu sözüyle kıymetin ve itibarın mihengi hâline getirilen... "Onlara öf bile demeyin..." [İsrâ / 23] hitabıyla ilahi himayeye mazhar kılınan.... İşte böyle kutlu bir varlıktır, Anne..." ♡
Sayfa 142
Ana gibi yar olmaz,bağdat gibi diyar olmaz.
Reklam
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Canım İstanbul
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim; O benim, zaman mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visâle; Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misâle.
Sayfa 168Kitabı okudu
Resim