"Ben afsun bilmem," dedi Anacık Sultan. "Keşki bilsem." "Nasıl olur da bilmezsin, hay Anacık Sultan? Beni mi kandırıyorsun? Sen Kırkgöz Ocağı olasın da... Şimdi gidince benim oğlumu kurtarınca da..." Heybeyi gösterdi. "Ya oradakiler ne?" "Ben onları bin yıldır dağlardan toplarım, ben onları bin yıldır kaynatıp özünü çıkarırım. Ben onları bin yıldır insanlara dağıtırım," dedi. Anacık Sultan dingin, güvenli. "Bak oraya," diye de dağları gösterdi. "Her şey oralarda. Her şey çiçekte, her şey otta. Bütün tılsım şu şırlayarak gelen ışıkta. Kusura kalma bacım, böylesi kerametler benim elimden gelmez. Keramet şu durmadan doğuran toprakta."
Sayfa 297 - YKYKitabı okudu
Sen İnce Memedi ermiş mertebesine yükselttin... Hiç de değil, ne ben, ne de Anacık Sultan Hazretleri İnce Memedi ermiş yapmadık, o zaten kendisi Allahın bir ermişiydi.
Reklam
“Anacık Sultan başını kaldırdı gözlerini, küçümseyerek, gülümseyerek onun yüzüne dikti, bir bokböceğine, solucana bakar gibi baktı. Öyle bir tavır takındı ki, senin gibisilerin yüzüne böylesine bakmak bile insanı küçültmeye yeter, der gibi.”
Sayfa 515Kitabı okudu
Anacık Sultan
Hürü Hatun, Hürü Hatun, benim de, bu ocağın da hiç bir kerameti yok, keramet toprakta, ağaçta, suda, insanlarda, böceklerde, kuşlarda… İyi bak şunlara… Keramet sende bende değil, keramet toprakta, insanlıkta,
" (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur'an-ı Kerim'in kendisine indirildiği Ramazan ayıdır." (Bakara 2/185)
“Evet sayın kardeşlerim,” diye gene başladı filler sultanı, gırtlağını temizleyerek. “İnsanlar tuhaftırlar, tuhaf kılıklı karıncadan da beter. Çünkü o insanların yasaları berbattır. Biri yer, bini bakar, kıyamet de ondan kopar, derler, bir türlü o bekledikleri kıyamet kopmaz. Bini çalışır aç kalır, on bini, yüz bini çalışır aç kalır, birisi, yalnız birisi döke saça yer, tıksırıncaya kadar yer yer doymaz. Her çağda bir şey uydururlar, şimdi bütün işleri güçleri beşe alıp ona satmaktır bir şeyi. Toprağı alıp toprağı satıyorlar, ağacı suyu, insanı, ellerine ne geçerse, analarını, babalarını, çocuklarını, karılarını, gözleri şu evrende neyi görürse alıp satıyorlar. Taşı alıp taşı, yıldızı, altını, elması, çiçeği, yüreklerini, gözlerini alıp satıyorlar... İnsanlar kendilerini bir alıp satma deliliğine kaptırmışlar ki, delilik derim sana... Evrende ne bulurlarsa alıp satıyorlar. İnanın bana yaratık kardeşlerim, bu insanlar bizim tuhaf kılıklı karıncadan da daha tuhaf. Bu alıp satma deliliği onların başına bir iş açacak ama, bu kesin ya, bunun zararı biz yaratıklara da dokunmasa... Bu her şeyi alıp satmaları, bu delilikleri şimdiye kadar yaşadıkları deliliklerin en korkuncu. Alırım beşe de satarım ona, bir iş açacak insanların, dünyamızın başına. Allah bizi, dünyamızı insanların şerrinden esirgesin.”
Reklam
586 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.