“Dünyada başka hiçbir hikâye insan soyunun
anne ve babası Âdem ile Havva kadar meşhur değildir.
Onları konu edinen bilmeceler, atasözleri, şarkılar, şiirler, romanlar,
operalar ve filmler vardır. Kitab-ı Mukaddes’teki Âdem ile Havva hikâyesi, Mezopotamya, Arabistan, Anadolu ve Mısır’ı geniş ölçüde dolaşan
Bedevi kabilelerinin sözlü geleneğiyle gelişti ancak çoğunlukla
Vaat Edilmiş Topraklar ya da bunun dışında tek tek sayarsak Filistin,
Fenike, Aram, İsrail, Yehuda ve Samarya diye de bilinen bir bölgeye de yerleşti. Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman anlatıları, Âdem ile Havva hikâyesini
aktarıp genişletti. Cennetteki bitki örtüsü, ağaçlar, çiçekler, meyveler,
hayvanlar ve ilk insanlar yerel kültürel nitelikler kazandı.
Kimi zaman portakal, nar, incir, üzüm, muz ve ekmekağacı meyvesi
elma yerine cennetin yasak meyvesi ilan edildi.
Çağlar boyunca hikâyeler bir kuşaktan diğerine sözlü olarak aktarıldı ve
gitgide yazıya dökülüp estetik biçimde tasvir edilir oldu.
Anlatılarda görülen farklılıklar sadece birbirinden uzaklaşan
dini fikirlerden değil, aynı zamanda hikâye anlatıcılarının ve
sanatçıların şahsi yaratıcılıklarından da kaynaklanıyordu."