Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hey Gidi Anadolu Ajansı
6 Nisan 1920'de Atatürk'ün bir beyanatıyla Anadolu Ajansı kuruldu. 8 Nisan 1920'de Atatürk, Anadolu Ajansı'nın kurulduğunu resmen açıkladı. TBMM açılmadan iki hafta önce kurulan Anadolu Ajansı yeni Türk devletinin ilk milli kurumu oldu. Milli direnişi örgütlemek için yerli milli gazetelere ve haber ajanslarına ihtiyaç vardı. Atatürk bu nedenle Sivas'ta "İrade-i Milliye", Ankara'da da "Hâkimiyet-i Milliye" gazetelerini kurdu. Başlangıçta İtalyan Haber Ajansı'ndan yararlandı. Sonra da milli direnişe zarar verecek yanlı haberlere karşı milleti uyarmak, meclis kararlarını, milli bildirileri halka ulaştırmak, yerli ve yabancı kamuoyunu milli direniş hakkında bilgilendirmek için Anadolu Ajansı'nı kurdu. Atatürk, milli direnişin başarıya ulaşması için Nutuk'taki ifadesiyle ülke içinde ve dışında "elektrik şebekesi" gibi bir bilgi ve haber ağı kurdu. Bu ağdaki veri akışı için Anadolu Ajansı'na çok büyük iş düşüyordu. Atatürk işte bu nedenle Anadolu Ajansı haberlerinin ve bültenlerinin zamanında yerine ulaşmasını "vatan görevi", ulaşmamasını ise "vatan suçu" olarak gördü.
·
Puan vermedi
Kayıp Sancak isimli tarihi romanını büyük hayranlıkla okuduğum yazarımızın zaferlerle, vatan aşkı ve büyük bir mücadele ile dolu #rüsumat kitabını da aynı heyecanla #okudumbitti Cihan harbinin ardından kara haberler ard arda gelse de Vatan toprağında “Ya İstiklal Ya Ölüm” deyip mücadeleyi asla bırakmayanlar da vardır. Bu zorlu mücadele ve şartlar karşısında Mustafa Kemal Atatürk, işgal altındaki Anadolu’da milli direnişi örgütlemeye çalışır. 19 Mayıs sabahı Samsun limanından Anadolu topraklarına ayak basar. Karadeniz’in zorlu coğrafi yapısı nedeniyle deniz yolu daha önemli hale gelir. Karadenizli gençler küçük takalarla silah ve cephane taşıma işini yapmaktaydı fakat daha güçlü bir araca ihtiyaç vardı. Ereğli Liman Reisi Binbaşı Nazmi bey, İstanbul Hükümeti tarafından Karadeniz’deki kaçakçılık faaliyetlerine engel olmak için karanlık sulara gönderilen #rüsumat4 isimli köhne gemiye el koyarak milli donanmanın emrine girmesini sağlar. Tarih boyunca yaptıklarıyla efsaneleşen bu geminin, Batum ile Samsun arasında on bir sefer yaptığı, bu seferlerde toplam bin yetmiş tüfek, dokuz yüz doksan üç kasatura, Yedi bin dört yüz elli dokuz sandık mermi, sekiz top, iki bin iki yüz kırk dört sandık top mermisini Batı Cephesi komutanlığına ulaştırdığı kayıtlara geçmiştir. Sevgili yazarımıza tarihin bu büyük mücadele ve başarılarla dolu sayfalarına bizim de tanıklık etmemizi sağladığı için teşekkür ediyorum ve sizlerin de bu efsaneye tanıklık etmeniz için okumanızı tavsiye ediyorum..
Her Ay Okuyanlar Kulübü
Her Ay Okuyanlar Kulübü
Rüsumat
RüsumatMehmet Uluğtürkan · İnkılap Yayınevi · 202352 okunma
Reklam
Doğrusu Mustafa Kemal, sürekli olarak, her bir fırsatta demeçlerinde bu hususlara parmak basmıştır. Nitekim 18 Ekim 1921 tarihinde, Ankara'da Azerbaycan elçisi Ebilofla geçen bir konuşmasında bir soruya karşı, şu cevabı vermiştir: "Yabancı saldırısına karşı, Anadolu mutlaka başarı elde edecektir. Anadolu bu savunma ve direnişi ile yalnız kendi canını korumak tasasıyla görevini yapıyor değil, belki doğu dünyasına yönelik tüm saldırılar karşısında bir sel oluşturuyor." 7 Temmuz 1922'de ise, İran elçisi Mumtaz Devlet İsmail Han'ın Ankara'ya gelişi üzerine şu açıklamada bulunmuştur : "Türkiye'nin girişmiş olduğu direniş hareketinin sadece kendisine münhasır olmadığını vurgulamaya gerek görmüyorum. Çünkü Türkiye aynı zamanda, tüm doğu dünyası ile, tüm yabancı baskısı altında kıvranan ulusların davasını savunma yolunda geniş ve önemli çabalar harcamaktadır."
Sayfa 21 - atatürk araştırma merkezi, 1999Kitabı okudu
Nazım 15 Ocak 1902'de Selanik'te doğar. Doğduğu çağın Osmanlı toplumunda, kültürlü ve ilerici sayılan bir ailesindendir. Baba tarafından dedesi Nâzım Paşa, şairliği de olan özgürlükçü bir kişidir, Mithat Paşa'nın yakın arkadaşlarındandır. Anne tarafından dedesi Enver Paşa dilci ve eğitimcidir. Babası Hikmet Bey, Mekteb-i Sultani
Kurtuluşun Ilk Durağı: Samsun
15 Mayısta Yunanlıların, Ingiltere desteğiyle Izmir'e çıkışı üzerine, 19.Ordu Müfettişi Mustafa Kemal de Bandırma Vapuruyla 2 gün içinde Samsun'a hareket etti. 19 Mayıs Pazartesi günü sabah saatlerinde Samsun'a geldi. Sandallarla Reji iskelesine çıktılar. Resmî görevi olması sebebiyle bir heyet tarafından karşılandı. Samsun, kurtuluş mücadelesinin fitilinin ateşlendiği yer oldu. Nitekim seneler sonra o günleri anlatırken: " Ben Samsun'u ve Samsun halkını gördüğüm zaman memlekete ve millete ait bütün tasavvurlarımın, kararlarımın yerine getirilebilir olduğuna bir defa daha kuvvetle inanmıştım. Samsunluların hal ve durumlarında gördüğüm, gözlerinden okuduğum vatanseverlik, fedakârlık, ümit ve tasavvurlarımı müspet bir inanca götürmeye yeterli olmuştu" diyecektir. Samsun Anadolu'ya çıkış noktasıydı. Bu tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biridir. Atatürk de zaten Nutuk'u bu tarihten başlatır. Bir müddet burada mesai yaptıktan sonra Havza ilçesine geçti. Tabii kısa sürede Mustafa Kemal bu görevinden azledildi ama yine de Anadoluda direnişi örgütleyen Erzurum ve Sivas kongrelerini tertip ederek Amkara'nın ve yeni meclisin yolunu açtı.
Sayfa 167 - KronikKitabı okudu
424 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Bir Cesur Kadın Halide Bugüne kadar lise derslerinde adını duyduğum kadarıyla kaldı, hiç araştırmadım okumadım hakkında. Ta ki Ayşe Kulin'in romanı Handan da bahsi geçene kadar... Ecdadın bu güçlü sesi, dünyaca ünlü kalemi, cesur kadını bilmeyerek ne kadar ayıp ettiğimi anladım. Kısacık dersler de manda fikrini destekleyip sonra Mustafa Kemal taraftarı olmuş, sanki fikir değiştirmiş çokta önemli biri değilmiş gibi öylesine birkaç cümle ile geciverdi gitti. Oysa bu kitabı burnum sızlayarak okudum, karşımda dünya insanı bir kadın vardı, Anadolu Ajansını kurmuştu, tüm varını yoğunu satıp iki evladını yatılı okula bırakıp, Anadolu direnişi ne İstanbul'dan kaçarak katılan, Mustafa Kemal'e saygı çerceve sinde ilk muhalefeti yapan, dış devletlerin Mustafa Kemal in arkasındaki kadın diye haber yaparken, kocasını incitmemek adına bu habere karşı çıkan ama gerçektende tercümanlık yaparak, kalemiyle yazarak, cepheden onbaşılıktan çavuşluğa yükselerek, maneviyatı da, insna ve hayvan sevgisi de müthiş bir kadın, hakkında idam kararı çıkmış, bugünün kızları ve kadınlarının bir çok haklarının almasında öncü mücadeleci kadın. Lütfen ruhuna bir fatiha okuyalım. Akıcı bir roman beklemeyin, bu bizim mücadelemiz ve tabi ki o günleri okurken olaylar akmıyor, ama unuttuğumuz araştırmadığımız çok kısa zaman öncesinde emperyalist sömürgelerin elinden dişimizle tırnağımızla kurtardığımız bir vatan var. 30 kupona alınmadı bu vatan derlerdi bir zamanlar, tam da özeti herşeyin.
Bir Cesur Kadın Halide
Bir Cesur Kadın HalideYeşim Demir · Destek Yayınları · 201888 okunma
Reklam
Mustafa Kemal, Anadolu'ya geçtikten sonra bile Milli Mücadele içinde yalnızca tek bir siyasi ajanda ve güç merkezi yoktur. Paşa'nın İstanbul'a bayrak açmaktan çekinmemesi ve direnişi tüm memlekete yaymakta ısrarı, Milli Mücadele'yi beraber başlattığı "İlk Beşler"in diğer üyeleri tarafından bile çok radikal bulunmaktadır. Refet Bele Amasya Tamimi'ni imzalarken tereddüt göstermiş, Kazım Karabekir direnişin tüm yurt yerine ilk başta sadece Doğu Anadolu'ya odaklanması gerektiğini savunmuştur. Ayrıca Karabekir, Vahdettin dize gelip Meclis'i Mebusan'ı toplamaya razı olduğunda da, Heyet-i Temsiliye'nin lağvedilmesi ve inisiyatifin başkente bırakılması yönünde görüş bildirecektir. Oturumlarını İstanbul'da yapan bu son Osmanlı meclisinde, ileride Kurtuluş Savaşı'nın ana kadrolarını oluşturacak birçok isim, Mustafa Kemal'in direktiflerini göz ardı etmekten çekinmeyecektir. Yanında üç-beş kişiyle Ankara'da izole bir şekilde kalan Mustafa Kemal'i Meclis-i Mebusan'a başkan seçmeyip adeta ıskartaya çıkaracaklar ve parlamento gruplarına "Müdafa-i Hukuk" yerine, padişahın nutkundan aldıkları "Felah-ı Vatan" ismini vereceklerdir. Önceden üzerinde mutabık kalınan Misak-ı Milli metnini değiştirmekten bile çekinmemişlerdir.
Mustafa Kemal ve Anadolu direnişi liderlerinin tam olarak nasıl bir gelecek öngördükleri tartışmaya açıktır. Fakat mücadelenin sonucu kesinleşene kadar gelecekteki Türk milletinin değil, Osmanlı Müslüman milletinin kapsayıcı anlamını yansıtan bir millet yorumuyla yetinmişlerdir.
496 syf.
9/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
YORGUN SAVAŞÇI-KEMAL TAHİR 484 sayfalık roman "Esir Şehir Üçlemesi"nin devamı sayılabilir. Bu üçlemede Millicilerin işgal altındaki İstanbul'da yaşadıklarını anlatırken bu romanında Millicilerin Anadolu'ya geçmesini konu ediniyor. Başkahramanımız Cehennem Topçu Cemil, üçlemenin "Yol Ayrımı" adlı kitapta yan karakterlerden biri. "Yorgun Savaşçı"mız Cemil, İstanbul'da dinlenirken yorgunluğu artan başkahramanımız, İstanbul'da kendini iyiden iyiye hissettiren baskılardan bunalıp Anadolu'ya geçmeye karar verir. Kolay bir karar değildir bu çünkü Neriman'a aşıktır ve kaçak göçek onunla evlenir. Çiçeği burnunda damat olmasına rağmen Milli Mücadele'ye katılır handiyse tereddüt etmeden. Anadolu ise karışıktır o sıra. Bir yandan kongreler, direnişe destek verenler; bir yandan da direnişi kırmak isteyen bozguncular, isyancılar... Kitap tam da bu çatışmayı ele alıyor. Kemal Tahir'in kendine özgü anlatımıyla sürükleyici ve akıcı bir roman sizi bekliyor. Hele ki tarih romanları okumaya sevenlerin bir solukta okuyabilecekleri bir roman. Okumanızı öneririm. İyi okumalar dilerim.
Yorgun Savaşçı
Yorgun SavaşçıKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20223,187 okunma
208 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.