"... Yaz gecelerinin bu kadar tatlı olduğunu uyuyanlar, geceleri evlerde, çadırlarda, uzun geceleri sadece uykuyla geçirenler bilemezler! Bu kadar ılık, bu kadar böcü börtü sesiyle dolu... Ne bilsinler çakal seslerinin uzaklardan bu kadar güzel, bu kadar hiç çalınmamış çalgılar gibi olduğunu? Bazan en orman yerlere yağmurlar yağar ve şimşekler çakardı..."
Sayfa 114 - Literatür
Hadi iyi geceler
Uyku, küçük ölüm. İnsanın yarısı ölü, ama yarısı diri! Ölü yanını köpek yesin!
Sayfa 95 - Remzi Kitabevi 4.Baskı 1979 / "Dağlarda Doğuracağım" adlı öyküden
Reklam
Ankara köyleri bizim güneyin köyleri gibi olmazdı. Tam suyun başında, tam «Rabbena Hep banaa!» denecek yerdeydiler. Su başına yakın köyler gıcır gıcır olurdu.
Sayfa 53 - Remzi Kitabevi
«Yahu var söyle kendilerine, komünistliği bıraksınlar! Aha seçimler gene geliyor. Herkes gibi çiziye girsinler, o zaman elimden gelen iyiliği yapayım hepsine! Aykırılıktan, komünistlikten ne çıkar be oğlum? Bankanın kapılarını ardına kadar açayım. Dükkanı emrinize vereyim! »
Sayfa 71 - Remzi Kitabevi
« Siz işinize gelmeyen herkese komünist deyip karalıyorsunuz. Biz sizi de biliyoruz ama anlatamıyoruz. Neden? Çünkü zayıfız. Çünkü para gücüyle bizi eziyorsunuz. Cip tutup köyümüze adam satın almaya geliyorsunuz. Devletin bankasındaki paraları bizim Zağar gibi itlere dağıtıp onları kendinizden yana ürdürüyorsunuz. Gene de yıkacağız sizi! Karınca kanatlanıyor, haberin olsun !.. » « Valla hepinizi içeri tıktırırım!.. »
Sayfa 75 - Remzi Kitabevi
Bizi o dümdüdük pantolların içine tıkıp «uygar» yaptılar! Sahiden birer maskaraya benziyorduk. Bu «uygar» sözünü filan bilir miydik? Gelip gidenlerin içinde bir hanım var. Üç güne bir radyoda konuşma yapıyor. Yüzü et benli, kırmızı. O diyor, böyle uygar uygar diye. Şalvarı çıkartıp pantol giyenlere, günaşırı yüz tıraşı olanlara uygar denirmiş. Kömür gibi cahildik, önceden bilmiyorduk bunları.
Sayfa 131 - Remzi Kitabevi
Reklam
Neymiş? Ağalığı yıkacaklarmış. Hiç bin yılda kurulmuş ağalık iki yılda yıkılır mı? Ne demişler? Fazla ileri gitme. Geri de kalma. İleri gidenin burnuna vururlar, geri kalanın kıçını döverler.
Sayfa 59 - Koyun Kredisi adlı öyküden
Altı yedi ayda bir, ormancılar arama yaparlar. Ufacık bir tekne bulurlar meyve odunların arasında. Tokuç bulurlar. İki üç çam odunu bulurlar. Kaçaktır bunlar. Beylere; büyük politikacıların, yöneticilerin biraderlerine ormanı köküyle yutmak serbesttir, bunlara bu kadarcık şeyler yasaktır.
Sayfa 121
Yaşantılarımızın verdiği kadar tatlı, besleyici bir süttür okumanın verdiği...
Sayfa 218
221 syf.
·
Puan vermedi
21 öykü ve yazarın son sözünden oluşan kitapta köy gerçeklerini bir tokat gibi yüzümüze vuruyor yazar. Henüz dün diyebileceğimiz 1970 yılında, Ankara'ya en yakın yerlerde bile yol olmayışı, yoksulluğun, cehaletin çamur kadar çok ve derin oluşu Fakir Baykurt'un sağlam kaleminde okuyanı şaşırtıyor. Bazı öykülerde hükümete de taş atan yazarın Amerikan emperyalizmine karşı duruşunu sergilediği "Kırlarımızdaki Keklikler", devleti sömürerek cebini dolduran siyasilerin ve köylülerin anlatıldığı "Koyun Kredisi", devlete yakalık noktasında yarışanların anlatıldığı "Heykel", sağcı solcu meselesine ironik bir bakış getirilen "Kuloba'dan Bildiri", zenginin çarşafının fakirin ciğeri kadar değer görmediğini söyleyen "Çarşaflar Battı" sevdiğim öyküler. Ayrıca elimdeki baskıda (Remzi 1984) yazarın "Nasıl Yazıyorsunuz?" sorusuna cevabı da bulunuyor. Sabırla ve çok okuyarak başarıya ulaştığını belirtiyor Baykurt.
Anadolu Garajı
Anadolu GarajıFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 2019149 okunma
Reklam
Gözlerini yumdu. Derin bir uykuya dalmak is- tiyordu. Uyuduğunu beğenmiyor, daha derin bir uyku istiyordu.
Sayfa 33
Sorumluluğu yöneticilerin sorumluluğundan daha büyük olan sanatçının gözlem ve yeteneği de büyük olmalıdır. Birer ışıldağa benzeyen gözleriyle çevresini taradığı zaman her ayrıntıyı görebilmelidir. Sanki bir radar. Ama bilinci ve duyguları var. Görünenin ardındaki görünmeyeni de yakalayabilmelidir.
Böylece bir kitabımız daha zamanın içine karışır gider. Şişe içinde bir mektup sanki. Ya denizlerin dibine çöker bir yerde yiter, yada sahibini, sahiplerini bulur, okunur.
Ekinin boyunu sorarsan bir karış! Bey dersen büyük!
450 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.