89 syf.
·
Puan vermedi
Kavuşamayan aşıkları çağıran uçurumda esen rüzgârdır efsaneler; dağların doruğu, kayaların sessizliği, göllerin dibindeki yansımalardır. Efsane, güzellikler evrenidir; dil şölenidir. Bazen kilim motifinde gizli bir sevda olur renk renk konuşur; bazen de bir kuşun kanadına takılır özgürlüğe uçar. Bazense aşktır yüreğin derin denizlerinde
Ülkemin Efsaneleri
Ülkemin Efsaneleriİbrahim Zeki Burdurlu · Tudem Yayınları · 2007115 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
İnanıyoruz ki, hepiniz sözü Türk edebiyatının en eski ürünlerinden biri olan manileri şu ya da bu şekilde dinlemişsinizdır. Kiminizin kulağında belki hâlâ daha beşikteyken annenizin söylediği manilerin ya da ninnilerin sesi vardır. Kiminizin belleğinde hâlâ dedenizin ya da ninenizin uzun kış gecelerinde anlattıkları masal ya da öyküleri süsleyen manilerinden izler vardır. Anadolu’nun her köşesinde bugün bile söylenegelen Türk edebiyatının bu ölmez ürünleri, gelecek kuşaklara da coşku ve güzel duygular kazandırmayı sürdürecektir. “Mani” kelimesini nereden doğduğu tam olarak bilinmemekle beraber, eski Türkçede “mahnı” sözcüğünden türediği ya da Arapça’daki “mana” kelimesinin bozulması ile ortaya çıktığı kabul edilir. Maniler, çoğunlukla dörder düzenli küçük şiirlerdir. Manilerde dizeler yedişer hecelidir; ancak bazı maniler de dört, beş, sekiz ya da on birli hece ölçüsüyle söylenmiştir. Uyak düzeni “a a b a”dır, yani ilk iki dizeyle son dize birbiriyle uyaklı, üçüncü dize serbesttir. Manide anlatılmak istenen konu ve düşünce, son iki dizededir. İlk iki dize ise uyağı sağlamak için kullanılır. Manilerde çoğu kez konu ve tema aşktır. Bazı manilerde birinci mısra öbür mısralara nazaran daha kısadır. Bu bir hazırlık mısrasıdır; “ayak” adını alır. Böyle manilere “ayaklı” ya da “cinaslı” mani denir. Cinas, söylenişleri aynı, anlamları farklı olan sözlerdeki sanata denir. Bu tip sözler yapılan uyağa, cinaslı uyak denir. Bu sanata da cinas sanatı denir.
Türk Manilerinden Seçmeler
Türk Manilerinden SeçmelerErdal Çakıcıoğlu · Akvaryum Yayınları · 20122 okunma
Reklam
FERHAD BEY – Siz Anadolu’yu tanıyor musunuz? YOLCU – Anadolu bildiğimizden başka birşey midir? FERHAD BEY – Çok başka. Başınızı döndürüp bakın Anadolu’ya! Ne görüyorsunuz? Tek tük yeri ellenmiş, çok yeri boş, uçsuz bucaksız bir toprak Toprak renginde, toprakla bir hizada köstebek yuvası gibi evler, paçavrası yettiği kadar örtünmüş sıska vücutlar ve bu vücutların tepesinde ne düşündüğü, ne duyduğu belirsiz yanık ve asık yüzler. İşte frenk seyyahın ve fotoğraf makinesinin gördüğü Anadolu. YOLCU – Anadolu’nun görünmeyen bir tarafı mı var? FERHAD BEY –(Sesi birdenbire en üst perdeye fırlar.)Ruhu var! Ruh görünmez!
224 syf.
10/10 puan verdi
İffet Hanım
Deliksiz uykusunun bir yerinde başka bir aleme geçti İffet Hanım ve yine elinde tüylü kalemi olan o kadını gördü, harıl harıl yazıyordu. İffet Hanım “ne yazıyorsun kızım?” diye sorduğunda Gökşin “sesleri“ dedi. “En çok sesi yazmak lazım neneciğim. Kafamda susturamadığım sesler var. Hayatı boyunca susmuş, savunmamış, anlatamamış bir kadının
İffet Hanım
İffet HanımGökçe Şingin · Yediveren Yayınları · 202271 okunma
“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” anlayışını kendisi için prensip olarak gören Osman Zeki Yüksel, Allah demenin dahi yasak olduğu Millî Şef döneminde ortaya koyduğu düşüncesi ve bütün baskılara rağmen bu düşüncesini kendisiyle özdeşleşen Serdengeçti dergisinde yayınlayarak Türk basın tarihinde yerini almıştır. 15 yılda sadece 33 sayı
Basının siyasi, içtimai ve ahlaki sorumluluğunun olduğu konusunda herkes hemfikirdir. Ortaya çıkış amacı halkı bilgilendirmek olan basın, (Nurettin Topçu'ya göre gazete halkın mektebidir) çoğunlukla siyasi iktidarların etkisi altında kalmış ya da siyasi iktidarları etkisi altına almaya çalışmıştır. Tarihsel süreç içerisinde tüm dünyada olduğu
Reklam
77 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.