İlk Feminist
Adem de, Lilith de aynı şekilde topraktan yapıldı, ama cinsel birleşme sırasında Lilith’in sırtı yere geliyor ve toprağa değiyordu. Adem’in sırtı ise gökyüzüne. Simgesel olarak günümüzde yeryüzü anaerkil, gökyüzü ise ataerkil olarak kabul edilir ve bu durum iki uç noktayı oluşturur. Toprak; doğurganlık ve üretkenliği çağrıştırırken diğer bir yandan ölümü, cehennemi, lanetlenmeyi, kötülük ve gizlilik gibi olumsuz çağrışımları da vardır. Gökyüzü ise öncelikle tanrısal olanı, yani göksel olanı, temizliği ve saflığı çağrıştırır. Ancak Lilith bu durumu kabul etmez ve yalnız cinsel birleşmelerinde Adem’in hep üstte olmasına itiraz etmekle kalmaz, her alanda söz sahibi olma isteğini ve eşitlik talebini de dile getirir. arkeofili.com/lilith-ataerkil...
Kargaşa
hiç kesmeyen bıçak umutla doludur Koşmayan ceylanlar gördüğünüzde hayat aslanlar için kargaşa ben hiç tok olanı görmedim göreni sandığını bildim de guruldayan tarih lokantasında yan yana oturduk gandiyle beyaz birden yitirdi farkını lavaboyu soracak oldum gayri ihtiyari sorulması olacak lavaboydum su aktı tarih aktı insan aktı bütün kirini taşımışım yaşamın temizlenmek anaerkil bir huydu çıkacak illa ki çıkacak! Muharrem Sönmez / Kargaşa
Reklam
Türkiye, ataerkil değil anaerkil bir yapıdadır.
Bu hayatta bir kadının başına gelebilecek en güzel şey anaerkil bir ailede dünyaya gelmesidir ve karakterli bir anne figürüyle büyümesidir... MAALESEF ben ikisinide sahip değildim!
SİYASİ, EKONOMİK ÖZGÜRLÜK VE KADIN
Siyasi ve ekonomik özgürlükler azaldıkça, cinsel özgürlük, dengelercesine erkek egemen toplum yönünde artma eğilimi gösterir. İslam kaynaklı çok eşlilik, küçük yaşta kızlarla evlilik toplumda kendisine meşru bir alan bulur. Kadın eğitimden uzaklaştırılır ve sadece cinselliğinden yararlanılan, çocuk doğuran ve kocasına hizmet eden bir köle durumuna indirgenir. Kadın bir de bakar ki birileri, onunla hiç ilgisi olmayan birileri onun için enine boyuna ölçerek hem de bir oyun hazırlarlar ve al derler, yaşa, işte senin hayatın. İslam coğrafyası kadın emeğini yok saydığı için hep bir yanı eksik kalmıştır. Kadının aklından ve enerjisinden yararlanılmamıştır. Toplumun bir yanında erkek varsa, diğer yanında kadın olmalıdır düşüncesi yok sayılmıştır. Kadını okumayan bir ülkenin erkekleri ne kadar okursa okusun o toplumun iflah olamayacağı düşünülmemiştir. Aslında Kadın, Yakındoğu'da da diğer bölgelerde olduğu gibi MÖ 3000'li yıllara dek toplumun baş tacıydı. Sonrasında ise dinlerin ve erkeğin çok yönlü, sistematik çabalarıyla toplumsal üretimin dışına itildi. Anaerkil yapıların yerini almaya çalışan ataerkil sistem, hukuk, din, söylence ve diğer alanlarda kadına karşı yoğun bir etkinlik içindeydi. Sonunda İslam ile de istediğini elde etti; sosyal ve ekonomik yaşamın bütün kilit noktaları erkeğin eline geçmişti, erkek toplumun başının tacı olurken, toplumda çürümüşlüğe, kokuşmuşluğa ve yozlaşmaya doğru hızla yol aldı.
Antik medeniyetlerin çoğu ortak bir figürü paylaşıyordu insanlığa hastalık getiren bir tanrı ya da iblis. Finler, Loviatar diyordu. Yoruba halkı, shapona adını verdi. Yunanlar ise Pandora'yı ölümsüzleştirdi. Hepsinin kadın olması tuhaf. Hatta Antik Roma’da belirli bir dönem kadınlara isim bile verilmiyordu; Prima, Seconda gibi “Birinci, İkinci” anlamına gelen isimler veriliyordu. Kadınlar, doğuş sıralarına göre numara alıyorlardı. Bilim dünyasında yer almaları dahi çoğu zaman mücadele gerektiren bir eylem olmuştur. Peki "medeniyet" var olduğundan bu yana kadının toplum içindeki statüsü neden düşüş göstermiştir? En medeni dediğimiz toplumlarda dahi kadına atanan toplumsal yargılar sebebiyle erkekler ön plana çıkıyor. Şu sorunun cevabı çok önemli. Anaerkil toplumdan ataerkil topluma nasıl geçtik?
Reklam
76 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.