Bu aralar okuyasım yok. Bu aralar dediğim, çarşambadan beri. Aslında yeni öykücülerdi gözüme kestirdiklerim, yerlilerden, okur, anasını ağlatır, en az 10 öykü kitabı bitiririm niyetindeydim. Olmadı.
Bodrum'daydık. Senesini unuttum. Keçiboynuzu alırım niyetine köylülerin kurduğu pazara gitmiştim. Zelo, kızım, daha 5 yaşında bile yoktu. Terlemiş
Evlilik : İki kişinin onu yaratanlardan daha fazla olan birini yaratma istemine evlilik derim ben. Böyle bir istemin sahipleri olarak birbirlerine saygı duymalarına derim ben evlilik diye .
Sayfa 64 - Türkiye iş bankası yayınlarıKitabı okudu
SANDIK
Bir kutu dolusu anahtar. Régie
des Tabacs de l'Empire Ottomane,
paslanmış, kenarları delinmiş
o kutunun ağırlığını tartmak güç.
Çekmecelerin, evrak dolaplarının
ve evlerin sahipleri gerçekte yıkım
yerlerinde dolaşan birer hayalet.
Ne çok taşındık! Nasıl dolaştırdık
bunca umudu, terkedilişi, kaybetme
ve kaybolma duygusunu? İçimize
kazınmış yolculuklar birer loş
düş ve hiçbir zaman hiçbiri
gerçekleşmemiş tasarılardı oysa:
Bu anahtarları olmamış kilitlerde
sandık. Sahi, sandık! Kendisi
duruyor da onun, yıllardır giz'li
bir ölü gibi anahtarsız bekliyor.
İnsan asla açmamalı böyle bir
efsaneyi. Herkesin hayatında
içindekileri unuttuğu, um duğu,
bambaşka kutularda aranacak
eşya, söz ve işaretler kalmalı.
Erken Karboniferde ortaya çıkan yeni omurgalı yırtıcı türlerinin en dikkate değer olanı, anahtar deliği şeklindeki tuhaf göz yuvalarından adını alan ‘anahtar deliği' amfibileridir. Bunlar kulaklara sahip olan ilk dört ayaklı omurgalılardı. Peki, bu amfibiler hangi sesleri dinliyordu? Okuduklarıma göre, ses üretme yetenekleri geliştirmiş, ses çıkararak eşlerine kur yapmış veya bölgeleri işaretlemiş olabilirler. Durum böyleydiyse bile çiftleşme, erişkin omurgalı hayvan davranışının sadece bir yönüdür. Kanımca kulaklar, eklembacaklı yiyecekleri bulmak gibi günlük yaşamın daha sıradan işleri için daha kullanışlı olurdu. Büyük amfibiler, balıkları ve diğer amfibileri yemiş olabilir ama küçük kesinlikle amfibilerin çok çeşitli eklembacaklıları ve böcekleri yemiş olmalılar. Yaprak döküntüleri arasında hareket eden eklembacaklıların hışırtı hareketlerini, kırkayakların çiğneme seslerini ve yemeklerini çatırdatarak yiyen böcekleri veyahut ilk kez uçmaya hazırlanan yeni erişkinleşmiş böceklerin çırpınma hareketlerini kulaklarıyla duyabilirlerdi.
Kundera’nın bu kitabını görmüş müydünüz
Anahtar Sahipleri, 85 sayfalık bir oyun. Türkiye’de de oynamış. Kitabın baskısı yok ve bildiğim kadarıyla şu an baskı durumu da yok. Sahaflardan 10₺ civarında bir fiyata temin edilebiliyor. Umarım artmaz fiyatı.
İşgal zamanlarında Bohemya.
Bir aile, zıt karakterler üzerinden insanın doğasını yine irdeliyor. Boyun eğenler, düzen yanlısı olanlar, direnenler, korkanlar ve kendi küçük dünyasındakiler. Pek beylik laflar vardı arada, erken dönem eseri olduğu için belki de. Bilemedim. Yine de Kundera
#rekinteksoy çevirisi
.
.
.
.
.
“La ilahe illallah”ı söyleyen kimseye fayda verebilmesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar gerçekleşmeden günde bin sefer La ilahe illallah söylense bile, söyleyen kimseye fayda vermez. Şunun iyi bilinmesi gerekir ki; bu şartlardan kasıt, lafızları saymak veya ezberlemek değildir. Zira bu şartları gerçekleştirmiş ve ona
"Biliyor musun, aslında tapındıklarımız bizim düşmanımızdır. İnsanlar sevilmeyi isterler, kendilerinin köleleştirilmesini değil. Eşyalar bizi köle etmiştir kendilerine ve biz köleliğimizin farkında bile olamayacak kadar büyülenmişizdir. Bu yüzden içindeki hazineyi bulamıyorsun. Dolu eve hırsız girer. Onlardan kurtul. Kişi bunu fark ederse