Merhaba 1k ailem.🥰
Bu gün akışınızı pozitif bir iletiyle meşgul edeceğim. 🤭Azcık ruhumuzu dinlendirelim.. Hatta bir dernek kurdum.(Hayali) Bu derneğe "deli"ler üye olarak alınıyor.
İlk üyem de
Esina Mavi😂kendisi ortağım aynı zamanda.
İkinci üyem
Lavinya onayını almıştım,"varım" demişti🙈
Gelmek isteyenler var
Sevgili Mo Yan, öncelikle ceketimi ilikleyerek önünde saygıyla eğiliyor, senin dehan karşısında her ne kadar haddime düşmese de, bu şaheserinin bende bıraktığı izlenimden izninle biraz bahsetmek istiyorum.
İri Memeler ve Geniş Kalçalar, 2012 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Mo Yan'ın, 1995 yılında yayımlanan, anlatıldığı döneme ayna tutması
Bugün çok saçma bir muhabbetin ortasında kendimi buldum. "..." şahıs diyor ki Allah'ı bilen erkek evde her işi yapmaz. Yemek yapmaz mesela, evi süpürmez...
Kadın ona şunu yap, bunu yap dememeli. Yapacaksa erkek kendisi yapar.
Eee ben de dilimi tutamayarak dedim ki "30 yaşına kadar anasının büyütemediğini sonrasında el kızı mı büyütmeye çalışsın? Evlenmeyin öyleyse!"
Yeni evliler için tavsiyem cahil insanlarla muhabbete girmeyin. Ha okumakla da cahillik ortadan kalmıyor. Okumuş, memur, bilgili diye düşünmeyin. Beyinleri sığ insanların. Kendi hayatınıza kendi işinize bakın. O zaman her şey yolunda gidiyor.
E-book olarak okumak İsterseniz.
drive.google.com/file/d/1upa9t7o...
Her son yeni bir başlangıca gebedir. Bitmek; kimine göre bir son, başkasına göre yeniden doğuştur. Her şeyin sonu olduğu gibi bununda bir sonu vardır. Geç olsa da öğrendim artık. Şimdi baktığımda geride ne bırakabiliyorum ve siz
küçük kızı çoktan serseme çevirmiş olan yanlış ahlâk ilkelerinin tümünü onun ruhunda bozguna uğratmak, aşağılamak, onu sapkınlığa itmek için hiçbir eyi esirgemeyeceğim kesindir; iki derste onu benim kadar anasının gözü... benim kadar inançsız... Benim kadar sefih biri yapmak istiyorum. Dolmance’yi uyar, gelir gelmez haberdar et ki ahlâksızlıklarının zehri, benim zerk edeceğim zehirle birlikte bu genç yürekte dolaarak, biz olmadan bu yürekte yeerebilecek tüm erdem tohumlarını kısa sürede kökünden söküp atmayı baarsın.
"Toplumcu yazarlar hep aynı tarzda yazıyor" eleştirisini haksız çıkaran bir yazarla daha tanıştım. Siz de bu fikirdeyseniz farklı toplumcu yazarlardan en az birer kitap okumanızı öneririm. Bu yazarların ortak olan yönleri "dertleri" kalemleri farklı.
Bu kitapla beraber yedi öyküsünü okuduğum Dursun Akçam'ın yazarlığı da
Bu bir Madak gömme yazısı değildir. Onu ne kadar sevdiğimi tarif edebileceğimi düşünmüyorum. Lakin bu kitabı ile ilgili dürüstçe olmayan bir eleştiri getireceğim. Başkası olsa gömerdim belki ama Didem Ablaya da kayırma yapmayacaksam, bütün şiir kitaplarımı benzin döker yakarım.
Didem Madak, Grapon Kağıtları ile bende bir çiçek açtı ki onu solunca
Gelelim sana, hiç bu kadar susmak istememiştim... Bizim mevzular belliydi de, kafamız karışıktı işte biraz. “Kendi düşmanına kıyamadığında, dostuna hainlik üzerine konuşmaktan da caymalı insan.” demişti Sara hatun. Yani insan ki; omuz omuza yürür, uzun uzadıya böyle yollarda yan yana akar, süzülür ve gider ya hani.
Demem o ki, oğlum Mehmet, “Aynı
Neyse biz ufaktan böyle pazar alanına gelmişiz, traktör durdu o an. Böyle herkesin kurulacağı yer de belliydi zaten.Ben, Mehmet ve Bilal Abi tablalarımız yan yanaydı, muhacir kızıysa böyle anası ve küçük oğlan kardeşiyle yan yana Asiye'de onların yanına kurulmuştu yani. Sabah erken saat Bilal Abi’den siftahı olsun diye simit aldık. Pazarın
Rıhtımda oturmuş muhabbet ediyordu iki kafadar. Genç olan ara sıra piyanonun başına geçiyordu, sohbete mola verdikleri zaman. İhtiyar semaverden doldurduğu çayı uzattı , yeter artık evlat dedi, bu hüzünlü parça bizi iflah etmez öldürür. Birer sigara daha yaktılar, ihtiyar gözündeki nemi sildi ipek mendiliyle. Genç adam mendile dikkat kesildi,
Valla nereden bulaştık bu işe bilmiyorum.Böyle aşk dediğin şey yanmak ise ben kül olmuşum yani.Böyle bütün rüzgarları sırtıma almışım; o güzelim yüzlerinize, gülüşlerinize, ellerinize, böyle kadehlerinize dökülüyorum tek tek yani. Bazen en başından bellidir filmin sonu da lakin görmek anlamak istemez işte insanoğlu.
Böyle sonunu bildiğin halde