Zaten iyi ya da kötü bir yaşamın varlığından söz edilemez. Kişinin öz benliğinde hiçbir şey ne utanç vericidir ne değildir; ne adalet vardır ne adaletsizlik; ne hoşa giden vardır ne can sıkıntısı; ne iyi vardır ne de kötü. Nesnelere nicelik veren de, yemeğe tat veren tuz gibi, insanların kendi düşünceleridir."
... ne yaşantın, ne sen, ne de düşüncelerin beni asla ilgilendirmiyor. Ne mutlu olduğun için sevinir, ne de mutsuz olduğun için yerinirim. Şöyle ya da böyle düşünmüşsün, benim için hepsi birdir. Ne severim seni ne de nefret ederim.
İnsanlar bir varlık olduklarına inandıklarında bu varlıktan yoksun kaldıkları için, bir varlığa sahip olduklarında bu varlığı yitirmekten korktukları için, kötü olduklarına inandıklarında kötüye katlandıkları için ıstırap çekiyorlar.
Bütün tartışmalar boş. Kendime fikir olarak fikirsizliği seçtim. Şu iyi, bu kötü demeksizin yaşamak şartıyla tüm karmaşıklıklara karşı bağışıklı yaşadım. Var yoluna git ve beni daldığım bu mutlu duygusuzluktan çekip almak için boşuna uğraşma. Ben ki bu duygusuzluğa zorlu didinmelerden sonra ılık bir suya girer gibi daldım.