Maalesef kanım bu yazara hiç ısınmıyor. Gördüğüm ilk anda bir soğukluk hissettim, nedenini inanın ben de bilmiyorum.
Düşünceleri sürekli eleştirilen Emine Şenlikoğlu'ya karşı olmadım çünkü henüz düşüncelerini bilmiyor ve kitaplarını okumamıştım. Dini içerikler yazdığını sadece biliyordum. Tabi ülkemizde 'İslam'a karşı kişiler de az değil. :)
Bir İnsan Hakları Soruşturması
Bir kaç gün önce, kısacık bir Galeano alıntısı yüzünden bütün bir site galeyana geldi. İfadeye verilen tepkilere, yapılan yorumlara, gönderi kaldırma cihadı ilanına, buna inat gönderinin yayılma çabasına, tarafların birbirine düşmesine, harici yorumlara ve ahkam kesmelere ve sonuçtaki eksiksiz curcunaya tanık
Kan yasası bu insanın:
Üzümden şarap yapacaksın
Çakmak taşından ateş
Ve öpücüklerden insan!
Can yasası bu insanın:
Savaşlara yoksulluklara
Ve binbir belaya karşın
İlle de yaşayacaksın!
Us yasası bu insanın:
Suyu şavka döndürüp
Düşü gerçeğe çevirip
Düşmanı dost kılacaksın!
Anayasası bu insanın
Emekleyen çocuktan
Uzayda koşana dek
Yürürlükte her zaman
Mümin insanın kalbi mümindir. O kalpte iman ile yalan bir arada durmaz. İman ve yalan kelimeleri bir araya gelemeyecek iki kelimedir. İnternet fıkhının anayasası budur.
Bağımsızlık Bildirgesi bütün insanların eşit yaratıldığını beyan etti. Kısa bir süre sonra, Birleşik Devletler'in ilk ulusal anayasası bu kavrama açıklık getirdi: her köle normal bir insanın beşte üçü bir değerdeydi.
Colette, 28 Ocak 1873 tarihinde gece saat ona doğru doğmuştur. Doğumu “üç gün iki gece” sürmüş ve dünyaya mosmor vaziyette gelmiştir. Başta ebeler olmak üzere etrafta bulunan herkes onun fazla yaşamayacağına kanaat getirmiştir. Colette’e kendi hayat mücadelesinde hayatının sorumluluğunu üstlenen güçlü, dayanıklı bir kadın olarak karşımıza
Mümin insanın kalbi mümindir. O kalpte iman ile yalan bir arada durmaz. İman ve yalan kelimeleri bir araya gelemeyecek iki kelimedir. İnternet fıkhının anayasası budur.!
Mümin insanın kalbi mümindir. O kalpte iman ile yalan bir arada durmaz. İman ve yalan kelimeleri bir araya gelemeyecek iki kelimedir. İnternet fıkhının anayasası budur.
"47'liler"; bir kuşağın sıkışmışlığını, ezilmişliğini anlatan, 12 Mart 71 ve sonrası yaşanan politik olaylarla bu sıkışmışlığı somutlaştıran bir roman. Ortalama olarak 1947'de dünyaya gelmiş bu kuşak Cumhuriyet'in kurucu ideolojisi içine doğmuş, onun zor yıllarında filizlenmiş, Menderes iktidarını yaşamış, 60
Ocak ayı deyince insanın aklına birçok şey gelir. Yeni yılın başlangıcı, zemheri ayının bitişi, vergilere harçlara gelen zamlar…
Benim aklıma bir de Uğur Mumcu’nun hayatını kaybettiği gün geliyor: 24 Ocak 1993. Bugün de tarihler yine 24 Ocak’ı gösteriyor. Sene ise 2020. 27 sene geçmiş aradan. 27 senede, neler olmadı ki bu ülkede? Post-modern