Bugün garip bir kabus gördüm: Efendim kontun tiyatrosunda büyük bir opera sahnelemekle görevlendirilmişim; birinci perde heykel dolu büyük bir parkta geçiyor ve bu heykelleri, uzunca bir süre hiç kıpırtısız durmak zorunda olan, her tarafı beyaza boyanmış, çıplak adamlar canlandırıyor. Ben de bu heykellerden biriyim ve hareket ettiğim an çok ağır cezalara maruz kalacağımı biliyorum, çünkü efendim gözünü bizden ayırmıyor. Ayaklarımdan yükselen soğuğu hissediyor, gene de hiç kıpırdamıyorum. Yorgunluktan artık dayanamayacağımı fark ettiğim an birden uyandım. Çok korkmuştum, çünkü bunun bir rüya değil, benim gerçeğim olduğunu çok iyi biliyordum. Pavel Sosnovski'nin Mektubu
Sayfa 185Kitabı okudu
Üstünlüğün maddede mi yoksa bilinçte mi olduğuna dair bir sorunsalı idealist ve materyalist düşünceler arasında bir ayrım yaparak anlatmak çok anlamsız, hatta absürd. Bu şekilde tavuğun mu yumurtadan yoksa yumurtanın mı tavuktan çıktığı konusunda olduğu gibi tartışır durursun. Bu soru hiçbir yere varmaz,' ancak yumurtanın sivri tarafından kırılıp yenmesini öngörenlerle yuvarlak tarafını öngörenler arasında bir savaşa yol açar. (Güliver'in Gezileri).
Sayfa 35
Reklam
Ben hayatım boyunca birşeyler bekleyip durdum. Bütün hayatım boyunca sanki tren istasyonunda bekler gibiydim. Bütün bu zaman boyunca sanki yaşadığım hayat gerçek değil de bir tür bekleyiş gibiydi. (Kurban' andrei Tarkovsky)
Tüketiciler düşünülerek şekillendirilmiş protezler uygarlığından ibaret olan günümüz kitle kültürü, insanın kendine varoluşuyla ilgili temel birtakım sorular yöneltmesinin ve ruhsal bir varlık olarak kendini algılayabilmesinin yolunu tıkayarak ruhları sakat bırakıyor.
'Halk bunu anlamaz' lafı, beni öteden beri müthiş kızdırmıştır. Bu da ne demektir? Halk adına konuşma, çoğunluğun sözcülüğü­nü yapma hakkı kime verilmiş ki? 'Halk'ın neyi kavrayıp kavra­madığını, neye ihtiyacı olduğunu, neyi reddettiğini kim bilebilir ki? Yoksa halkın gerçek merakları, düşünceleri , özlemleri, umut­ları ve hayal kırıklıkları üzerinde fikir sahibi olmak amacıyla her­ hangi bir zamanda, bizzat halka gidip, hiç değilse mütevazı, ama dürüst bir soruşturma yapan birileri mi var?
“Güzellik, parçalanmışlığın ahenginden doğar.” Andrey Tarkovski
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.