Anlamsızlığın, yaşamı dolu dolu yaşamayı engellediği için hastalıktan farkı yoktur...
Dış dünya, içsel olanın yerini alamaz. Bu nedenle, dışsal olaylar açısından yaşamım zengin değil. Onlarla ilgili söyleyecek fazla bir sözüm de yok; anlatsam boş ve içeriksiz oldukları duygusuna kapılırım. Kendimi yalnızca içimde olup bitenlerle anlayabilirim. Yaşamımı benzersiz kılanlar onlar.
Tanrım!
Böyle düşünmemi kim istiyor?
Kim beni bilmediğin ve bilmek istemediğin bir şeyi düşünmeye zorluyor?
"Tutkularının cehenneminden geçmemiş bir insan hiçbir zaman onların üstesinden gelemez."
İç dünyamda nelerin olup bittiğini ya da beni neyin bu denli etkilediğini bilemiyorum...
"Duygularımın sonucuydum; içimdeki 'öteki' de zamanla kısıtlı olmadığı için yok olmayan taştı."
Sayfa 65Kitabı okuyor
"Tanrı'nın beni, lütfunu anlayabilmem için yanlış yapmaya ve doğru sayılmayan şeyleri düşünmeye zorladığını bilmiyorsunuz, diye düşünürdüm."
Anılar, Düşler, Düşünceler/ Carl Gustav Jung
“Dünya bizim başımıza gelen bir olgudur ve biz çok büyük bir belirsizliğin kurbanları olduğumuz için acı çekeriz.”
Tanrım!
Böyle düşünmeme kim istiyor?
Kim beni bilmediğin ve bilmek istemediğin bir şeyi düşünmeye zorluyor?
Durum çok kötüleşirse, tavan
arasındaki gizli hazinemi düşünürdüm.
Bu beni kendime getirirdi. Ne yapacağımı bilemediğim zamanlarda, siyah taşın ve redingotlu ve silindir şapkalı küçük adamın oluşturduğu his açıklanmayacak gizin sahibi "öteki"
olduğumu aklıma getirirdim.
Canlı kalan tüm anıların huzursuzluk ve tutku yaratan duygusal deneyimler olduklarını anladım.
Kendi ruhuna bir teleskopla baktı.
Düzensiz gibi görünenleri gördü ve güzel yıldız kümeleri gibi gösterdi ve bilincine dünyaların içinde gizli dünyalar kattı.
“İnsanların anlamadığı şeylerden söz etmenin ve yanlış anlaşılmanın verdiği yalnızlıktan yeterince acı çektim.”
Sayfa 16