8. sınıfta arkadaşımın bana bu kitaptan bahsetmesiyle beraber sürekli hakkında konuştuğumuz bir kitaptı. Eee 8. sınıf biraz macera, olağanüstülük arayan bir yaş olunca kitap da dilimizden düşmüyor hani. Son sayfasının yırtık olmasından baya konuştuk tabii ama o zaman kitabı okumak nasip olmamıştı. Kütüphanede rafların arasında dişime dokunur bir
Kanat abla hızlı yaşamış bir ablamız. Aldığı kararlar çok da yargılanmaya gelecek türden değil. Şahsen okuduğum her satırda eş zamanlı olarak anılarım depreşti. Bastırılmış, inkar edilmiş duygular. Herkesin söylemek istediklerini çok açık bir şekilde dökmüş. Yanlış veya doğru, burada aslolan dürüstlük. Ama bu hızlı yaşam için söylediği bahanelerden biri, belki de ana bahane olan normlara karşı çıkma mevzusunu maalesef azcık yanlış anlamış. Hele hele anarşiyi. Normları kırmak demek kadının üzerine damgalanmış şeylere karşı çıkmak olsa da, erkeklerin üzerine damgalanmış şeyleri kadının yapması demek değildir. Çünkü öyle olursa o normu kırmazsın, sadece başka bir norma uyarsın. Önemli olan sistemin dayattığı her şeye karşı çıkmak, sistemi bütün olarak yıkmaktır. Herneyse. Her türlü okunması gerekli bir kitap. Üstüne Prozac Nation, Candy, Requiem for a Dream gibi filmler de iyi gider.
Eroin GüncesiKanat Güner · Stüdyo İmge · 20011,395 okunma
Ocak ayının son kitabı “Sergüzeşt” oldu. Türk edebiyatını okumayı çok severim. “Sergüzeşt”te ikinci kez okuduğum bir eser oldu. Eserin bende yeri çok ayrı. Lise zamanlarımda Edebiyat dersinde sunum ödevim idi. Çok severek araştırdım, okudum ve anlattım. İkinci kez okuyunca anılarım depreşti diyebilirim.
Roman da 19. yy’da bütün dünyada güncel bir tema haline gelen esaret konusu işlenmiştir.
Kafkasya’dan esir olarak İstanbul’a getirilen küçük bir Çerkes kızının başından geçenleri anlatmaktadır. Sade dili ve akıcı anlatımıyla bir çırpıda okuyacağınıza eminim. Özgürlüğün kıymetini anladığımız bu günlerde okuyup empati kurmak daha kolay olacaktır.
Kesinlikle okuyun ve okutturun. Başka Türk Edebiyat’ı eserlerinde buluşmak dileğiyle…
"Bu sabah bir bulut
Habersizce sokulup
Gözyaşlarımı içti
Bu sabah bütün ömrüm
Gözümün önünden geçti
Bir yağmur boşaldı
Biten aşkların üstüne
Bu sabah anılarım
Yara oldu depreşti..."
Bu sabah bir bulut
Habersizce sokulup
Gözyaşlarımı içti
Bu sabah bütün ömrüm
Gözümün önünden geçti
Bir yağmur boşaldı
Biten aşkların üstüne
Bu sabah anılarım
Yara oldu depreşti
Sonunda Dostoyevski’nin kurgu dünyasını tamamlamak nasip oldu. 2019’da okuma aşkımı yeniden alevlendiren yazarlardan biriydi Dostoyevski. Hiç unutmam, ilk okuduğum eseri kütüphaneden aldığım ‘Tatsız Bir Olay’ adlı hikayesiydi. O günden sonra klasiklere merak saldım ve şimdiye kadar büyük bir keyifle okudum, okumaya devam edeceğim de. Yazarla 19
Bu sabah bir bulut
Habersizce sokulup
Gözyaşlarımı içti
Bu sabah bütün ömrüm
Gözümün önünden geçti
Bir yağmur boşaldı
Biten aşkların üstüne
Bu sabah anılarım
Yara oldu depreşti
Dedim ki buluta;
Tanımadım aşklarımı
Benden aldığındır onlar
Haydi, yağdır gözyaşlarımı bu şehre
Değince saçlarına
Anlasınlar ağladığımı
Bulutlara sığınıp
Yağmurla yağdığımı
dolapları karıştırırken üşütük kızın günlüğü ve saftirik serilerimi buldum anılarım depreşti birkaç dakikalığına 🫠 okunmak için bekleyen tüm kitapları bırakıp onlara başlamak istiyorum şu an geçmiş olsun 🫡