Enformanyaklık
Haber ve bilgiye boğulmuş rafine totaliter toplum, tarihi silen bir toplumdur. Her şey sanki buz üzerine yazılmış yazı gibidir. Geriye dönük bir düşünme tarzı neredeyse olanaksızdır, çünkü biz daha algılayamadan haber kaynağı çabucak ortadan kaybolur. Durmadan yeni haber ve bilgilerle tıka basa “beslendiğimiz” için, daha önce verileni anımsama fırsatımız çok azdır. Enformasyon hep anında ve şimdi verilir. “O zamanki ve daha önceki” ile kıyaslama şansımız ya çok azdır ya da hiç yoktur.
İletişim Yayınları
“Ben anımsamayı unutmadan ayrı bir şey gibi düşünmüyorum ki, anımsamanın karşıtı değil unutma, hayır, anımsama unutmaya dayalıdır aslında.”
Sayfa 92 - Can ÇağdaşKitabı okudu
Reklam
Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Gözümüzün önüne en sıradan bir durum getirelim: Bir adam sokakta yürüyor. Birden bir şey anımsamak istiyor, ama anı uzaklaşıyor. O anda, kendiliğinden yürüyüşünü yavaşlatıyor. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan insan, hâlâ çok yakınında olan zamanda, sanki bulunduğu yerden uzaklaşmak istiyormuş gibi elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır. Varoluşun matematiğinde bu deneyim iki temel denklem biçimine girer: Yavaşlığın derecesi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın derecesi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır.
Sayfa 36 - Can Yayınları, 21. Basım
Ama anımsama dendiğinde, belleğim yalnızca alışılmış anıları, geride kalmış, eskitilmiş, terk edilmiş şeyleri dile getiriyorsa eğer, o zaman içinde artık beni hiçbir şeyin rahatsız etmemesi gereken bir anılar dağarcığından henüz uzağım, hem de çok uzağım demektir.
Sayfa 26 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
öğrenme ve hatırlama
Anımsama ilk saatte en hızlı biçimde kayba uğramakta, sonra hafifçe yavaşlamakta ve dokuz saat sonunda öğrenilenler yüzde 60 oranında unutulmaktadır. 24 saat sonra ezberlenen herhangi bir şeyin yaklaşık üçte ikisi unutulmaktadır.
Reklam
Hayvanların anımsama yeteneği olduğu kanısı, bitkilerin bilinci olduğu görüşünden daha kolay düşülen bir yanılgıdır. Uzun süre ayrı kaldıktan sonra efendisini tanıyan bir köpeğin anımsama yeteneği olduğu düşünülebilir. Aslında köpeğin efendisini yeniden tanıması, anımsamaya değil, bambaşka bir şeye bağlıdır. Köpek efendisine bir çeşit yakınlık duyar. Bu efendinin varlığından kaynaklanır. Bu varlık, efendisi yanında olduğu zaman köpeğe zevk verir. Ve efendisiyle her karşılaşması, zevkin yinelenmesi için gerekçe olur.
Ancak, bir dinleyicinin desteğiyle de o düşüncenin her bir parçası not edilip korunamaz. İnce ince irdelenen bir şey, insan aklında nasıl kalabilir? İşte bunun tek bir yanıtı vardır: anımsana­ bilir şeyler düşünerek. Birincil sözlü kültürlerde özenle incelen­ miş bir düşünceyi koruyup anımsama sorununa geçerli çözüm, belleğe yardımcı olan, ağızdan çıkmaya hazır düşünce biçimleri kullanmaktır. Düşüncenin ritmik, dengeli tekrarları ya da antitez­ leriyle, kelimelerdeki ünsüz ve ünlü seslerin uyumuyla, sıfatlar ve başka kalıpsal ifadelerle akma'>ı, herkesin sık duyup kolaylıkla hatırladığı, kolay hatırlanacak şekilde biçimlenmiş atasözlerinden oluşması ve belli izleklere yerleştirilmesi (örneğin toplantı, yemek, düello, kahramanın "yardımcısı" vb.) gerekir. Ciddi dü­ şünce, bellek sistemleriyle iç içedir. Belleği güçlendirme zorun­ luluğu, söz dizimini bile koşullandırır (Havelock, 1963: 87-96, 1 3 1 -2, 294-6).
Sayfa 49 - Metis yayınları
Süleyman, Yeryüzünde yeni bir şey yoktur diye buyurur. Böylece nasıl Eflatun bütün bilginin yalnızca anımsama olduğunu kurmuşsa, Süleyman da bütün yenilik, yalnızca unutuştur yargısını verir.
Sayfa 7 - İletişim Yay. 3.BaskıKitabı okudu
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.