Öyleyse bırakın da ruhunuz, dilediği gibi şakıyabilsin diye tutku kadar yükseklere çıkarsın aklınızı.
Ve tutkunuzu da aklınızla yönlendirsin ki tutkunuz kendi küllerinden doğan Anka kuşu gibi her gün tekrar yaşasın dirilişini.
Sayfa 60Kitabı okudu
**Hikmetli Söz**
"Cennet kuşu, Anka; yağmur, acı.. Sen Kaf dağında yetişen kızıl gonca.. Gülün yok dikenin yakar; ateş yok kızılın yanar."
''...ruhun ruha, gövdenin gövdeye koşmasıdır sevgi.''
".......Bu millet bir Anka kuşunun.Anka kuşu kuşların hani, şahı, padişahıdır ki bin yıl yaşar, ondan sonra Anka kuşunun yüreğinden bir ateş çıkar Anka kuşu bu ateşle kül olur, o kuldan bir tek yumurta, o sıcak yumurtadan bir yavru çıkar, o yavru yedi günde büyür, kuşların hanı ölü.Boylelikle Anka Kuşu kıyamete kadar aynı haşmetli sürer gider. Bizim soyumuz, ırkımız da insanlık içinde Anka Kuşu dur.Bizde her bin yılda ateşlerde çıkan yumurta misali, kıyamete kadar küllerinden halk edileceği. Soyumuz, cumhuriyetimiz, Gazi Mustafa Kemal Paşa sayesinde ilelebet yasayacak....."
Sayfa 121 - Y.K.Y.Kitabı okudu
Önsözden
Başta Kur’an olmak üzere Arap ve Fars edebiyatını, biz bugüne kadar, iyi kötü, doğru yanlış demeden aklımızı sağduyumuzu kullanmadan bir çeşit kıble saymış, Hafız’ın serçe kuşu dediğinde bir zümrüdü anka görmüş, Sadi’nin ev dediğini, saraya çevirmişiz.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 38. BasımKitabı okudu
Halbuki bu mesleğin fıtratında var dese yeterdi, boşa uğraşmış.
Şili Cumhurbaşkanı Sebastián Piňera... basit ama içe işleyen bir yardım çağrısı yapmıştı. "Bu insanlar yerin yedi yüz metre altında gömülü vaziyetteler. Elinizde onların kurtarılmasını sağlayacak ne gibi teknolojiler var?" diye sormuştu bütün dünyaya.
Aldığı karşılık olağanüstü olmuştu.
...
Yirmi dört saatten daha az bir zaman sonra Anka Kuşu adı verilen roket şekilli kapsül yavaş yavaş yerin altına, maden ocağının dibine indirilmeye başlanacaktı.
Sayfa 12 - HİTKİTAP - MAYIS 2011 - Çeviren: Nuray ÖnoğluKitabı okudu
“Hz İbrahim’e alışan kuşlar misâli,
Öylece alıştım sana. Paramparça olsa da bedenim,
Tekrar birleşip gelirim sana.
Prametheus gibi çiviyle çakılsam taşlara,
Hz İsa gibi gerilsemde çarmıha,
Hallâc-ı Mansur gibi parçalayıp yaksalar da,
Bir Anka kuşu gibi külümden doğar yine gelirim sana.
Kerbela çölünde Hz Hüseyin olsam da,
Ahmet Arif’in hasret prangasıyla bağlansam da,
Şeyh Bedreddin gibi, Serez’de çırılçıplak asılsam da,
Aşık Veysel’in sadık dostu kara topraktan filizlenir, yine gelirim sana.
Neşet Ertaş’ın sazında duygusal bir melodi,
Ahmet Kaya’nın nefesinde asi bir başkaldırış,
Kuyunun dibindeki Hz Yusuf’tan yürekten bir yakarış,
Seyid Nesimi gibi soyulmuş derimi toplar yine gelirim sana.”
Zemherideki Anka kitabından alıntıdır.
Sevgili yazarım 
Mehmet Uyur beni kandırdığınız için şuan kitabın sonunda ağlıyorum . Ben mutlu bitecek diye beklerken neden ya😭
“akşam geri verince bana gözlerimi
şehir de kayboldu, denizin durgunluğu da
bir anka kuşu yeniden karıyorken küllerini
bir kaya oyuğu kendini alıştırıyorken boşluğa
dedim, deniz de bendim, düşleyen de denizi
ve sabah olur olmaz üstünde derinliğimin
bir gülümseme gibi bulacağım kendimi.”
Edip Cansever