“Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz” dedi.
Günümüzde "villa" tabir edilen bahçeli ev modeli, Türkiye'de ilk kez Ankara'da devlet eliyle üretildi. Lojmandı. Tek katlı, memur konutuydu.
Abdülhamid döneminde bir ferman yayınlanmış, medrese talebeleri askerlikten muaf sayılmıştı.
Milli mücadeleye katılmak istemeyen padişah yanlıları, işte bu fermanın arkasına saklanmış, kalabalık gruplar halinde medreselere kayıt yaptırmış, din eğitimi alıyoruz maskesiyle Kurtuluş Savaşı'na katılmamışlardı.
Mübadil olarak gelen her iki çocuktan biri, yollarda, at arabalarının sırtında, dağda bayırda, ilk iki ay içinde hayatını kaybetti.
Toplam 4 bin 894 ilkokul vardı.
Sadece 72 ortaokul, sadece 23 lise vardı.
Öğretmenlerin beşte birinin öğretmenlik eğitimi yoktu.
Erkeklerin sadece yüzde yedisi okuma yazma biliyordu.
Kadınların sadece binde dördü okuma yazma biliyordu.
Yabancılar tarafından çıkarılan arkeolojik eserlerimiz, padişahların hediyesi olarak, trenle Avrupa'ya, ABD'ye kaçırılmıştı.
Memlekette sadece 554 doktor vardı.
Sadece 69 eczacı vardı, ancak sekizi Türk'tü.
40 bin köy, sadece 136 ebe vardı.
Bebek ölüm oranı yüzde 40'ın üstündeydi.
Dünyaya gelen her iki bebekten biri ölüyordu.
Anne ölüm oranı yüzde 18'di.
Her beş anneden biri doğumda ölüyordu.
Beş bin köyde sığır vebası vardı.
Bir milyon kişi frengiliydi.
İki milyon kişi sıtmaydı.
Üç milyon kişi trahomluydu.
Verem, tifüs, tifo, salgın üstüne salgın vardı.