Aslında neyi arıyoruz? Her varlığın, varoluşun o noktasında neye en çok ihtiyacı varsa onu arayacağını unutma! Açken, önce yemek ararsın…Bir yandan üşürken, bir yandan başına yağmur yağıyorsa, barınak ararsın…Sağlığınla ilgili bir aksaklık varsa önce çözüm ararsın…. Varlığı dönüştüremeyen bilgiler, biriktikçe ve bekledikçe kokmaya başlayacak, bir süre sonra da yiyeni zehirleyecektir…. Bugüne kadar anlayabildiğim, bunun yapmakla değil, yaptıklarından vazgeçmekle olabileceği…Tıpkı temizlik gibi Negatif bir süreç…Bir bırakma, terk etme süreci…Bu durumda asıl soru sanırım “Ne yapmam gerekiyor” değil ama ne yapmayı bırakmam gerekiyor? …Yol ancak “anlamak” ve “yaşantılamak” dan geçmektedir. O zaman zorla sökülemeyen o davranış kalıpları kendiliğinden düşecektir, çünkü tutunduğu yüzeyin niteliği değişecektir… Yalan’ ın tüm günahların başı kabul edilmiş olması boşa değildir…Ama öyle bilerek söylenen “yalan” değil…Sahtekarlığıyla yüzleşmekten çekinmenin doğal sonucu olarak geliştirdiği kendine karşı daimî samimiyetsizliği nedeniyle artık sözleriyle eylemleri arasındaki çelişkinin farkında dahi olmayan kitlelerin içinde bulunduğu bir uyku hali olarak “yalan”…
Hikayelerle, doğrudan bilgi aktarımın arasındaki temel fark nedir? -Hikayelerin düz bilgiden farkı, muhatabını içlerine dahil etmeleridir… Öncelikle, yeni bir mekanizmayı harekete geçirirler: “Keşif”.. Hikayelerde incelikler vardır, imalar vardır, semboller vardır..Ama bunların içindeki anlamları bizzat kendin açıp keşfetmedikçe, fazlaca değerleri yoktur. Madem gerçek bir yürüyüşe çıkmak istiyorsun, bu yürüyüşün “sana ait” olması elzemdir…Hikayeler, kendine has yürüyüşüne ve açılımlara izin verir….
Reklam
Bilgelik, bilgi hamallığı değil, özümsenmiş bilginin ete kemiğe bürünmesidir…Sadece bir huyunu veya nefsinin bir yanını yürüyüşüne uyum sağlayacak şekilde değiştirebilmek,- bir başka deyişle- sadece bir cümlenin gereğini yapabilmek yanında bin kitap okumak, koca bir hiçtir…Hazmedemedikten sonra, okuyup bir kenara bıraktığın kitaplar seni ancak bilgi obezi yapar, bilge değil…Eğer böyle olsaydı, dünyanın en güzel yemeğini elde etmek için dünyadaki tüm malzemeleri karıştırması yeterli olurdu insanların öyle değil mi?
Sen hiç "bilmiyorum" diyen bir koyun gördün mü? - Hayır. Neden? Çünkü bilmediğini bildiğinde koyunluktan çıkar…
Uyumayı seven, onu uyandıracak her şeye düşman olacaktır... Bu; kendi hakikati, özü veya ruhu olsa dahi…
Vakti değil midir artık, kabuğunu kırmanın? Zamanı gelmedi mi, küllerinden doğmanın?"
Reklam
214 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.