Davet
21 Nisan Pazar, 15.30'da Route Kızılay'da Kitap Ağacı ile birlikte Gün Yüzü romanım üzerine söyleşeceğiz. Ankaralı dostlarımızı bekleriz.
Gün Yüzü
Gün Yüzü
Ah Bu Şarkıların
Ah Bu Şarkıların
Ali Bektaş
Ali Bektaş
#Ankara #GünYüzü #edebiyatsohbetleri
15 Temmuz 1921, Nasuhçal Mevzisi
Yaralı komutanını istasyondaki doktorlara yetiştirmek için atını dolu dizgin süren Ankaralı Zeynel Çavuş ağlayarak ona yalvarır: "Gözünü seveyim dayan komutanım". Yarbay Mehmet Nazım'ın bilinen son sözü dudaklarından burada dökülür: "Asıl siz dayanın çocuğum."
Reklam
144 syf.
·
Puan vermedi
Geçtiğimiz ay Türk edebiyatına doydum diyebilirim. Art arda okumalar yaptım edebiyatımızdan ve hepsi de çok güzel kitaplardı. Oktay Akbal'ın Suçumuz İnsan Olmak kitabı da bunlardan biriydi ve yazar ile tanışma kitabım oldu. Suçumuz İnsan Olmak, Ankara'da memur olarak çalışan evli ve çocuklu Nuri ile tesadüfen karşılaştığı Nedret arasında platonik aşkı anlatıyor. Mutsuz yaşantıları içinde kendilerini hapsolmuş hisseden ve nefes almak isteyen bu iki insan çareyi yasak aşkın heyecanında buluyor, daha doğrusu bulduğunu sanıyor. Oktay Akbal'ın Nuri ve Nedret'i bize anlatırken yaptığı karakter betimlemelerinin ve ruh tahlillerinin başarısı sayesinde bu iki insanın yaşadıklarını, hissettiklerini bütün yönleriyle anladığınızı hissediyorsunuz. Çünkü ikisi de en gerçek halleriyle duruyor karşınızda. Bunun yanında bir Ankaralı olarak kitaplarda Ankara'yı; caddelerini, sokaklarını, parklarını okumak da bana ayrı bir keyif veriyor.
Suçumuz İnsan Olmak
Suçumuz İnsan OlmakOktay Akbal · Doğan Kitap · 2018466 okunma
Koçero - Vatan Şiiri keklik serer palazını tenha kayalıklara uçurur korkusunu kara diken savurur tohumunu kurtulur korkusundan orda bir dağ orda bir tas
Başhekim Demir Demir hastanenin döner sermayesine tenezzül etmeyip yatakhane arkadaşını ve değerli eşini doğrudan evine de davet edebilirdi elbette, ama karısı Sevim Demir evde yatılı misafir istemiyordu. Daha hemşirelik yüksekokulunda talebeyken Demir Bey’le evlenip mesleğini başlamadan bırakan Sevim Hanım, obsesif kompulsif kişilik bozukluğundan muzdaripti. Evde yabancıların dokunduğu her yeri, Ankaralı olduğu için ‘Ozonlu su’ dediği çamaşır suyuyla silmeden rahat edemiyor, bu nedenle yalnızca yatılı misafir değil, gündüzlü misafir de istemiyordu.
Sayfa 21
Başarmak zor değil ;dürüst ol yeter... {Ankaralı Özge}
Reklam
182 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
“Sen beni sevdin. Ben bu dünyada seni tanıdım ve üstüne senin sevgine layık bulundum. Bir hayata ‘yaşandı’ diyebilmek için yeterince geçerli bir neden.” Herkese merhaba Ne yazsa okurum yazarlarından Mahir Ünsal Eriş’in Gaip isimli kitabını bitirdikten sonra Acaip için daha fazla bekleyemezdim. Acaip, kısaca söyleyecek olursam Samim’in Güzin’e olan büyük aşkını konu ediyor, Güzin’e yazılmış upuzunnn bir mektup. Gaip kitabının devamı olduğu için Salih Bey’in büyük oğlu Samim gibi düşünerek başladığımda ilk hikayeyle hiç bağdaştıramadım ama sonrasında hikaye şaşırtıcı bir noktadan bağlandı ve ilk kitaptaki bazı sorularım da cevaplanmış oldu. Yaş itibariyle mi diyeyim, evlilik dejenerasyonu mu diyeyim; aşka bakış açım çok değiştiğinden Samim’in bu aşkı bazı noktalarda içimi şişirdi diyebilirim. ‘Senin bir tek sözünle ben Ümit Burnu’ndaki fenerde bir kuru ekmek bir tas suyla on sekiz yıl beklerim.’ Gibi cümleleri okudukça mesela Güzin ve Samim aşkıyla birlikte anlatılan Zülkarneyn hikayelerini de inanılmaz sevdim. Ankaralı olduğum için kahramanlarımızla bilikte adım adım gezdim; çocukluğum aynı mahallede İsrail evlerine çok yakın bir mesafede geçti, Yiba çarşısı efsanesiyle büyüdüm, Liva pastanesinin limonlu pastasına bayılırım, İzmir caddesindeki düğmecileri alacağım yoksa da bir gezerim. Sanki kitap okur gibi değil de bir arkadaşımı dinler gibiydim aslında. Tek sorunum, Samim’in kasvetli haliydi ama bu da üçüncü kitabı dört gözle beklememe mani değil Keyifli okumalar
Acaip
AcaipMahir Ünsal Eriş · Can Yayınları · 2023172 okunma
512 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
#okudumvebitti# Büşra Nur'un 45. Durak adlı hikayesine bitirdim. Hikaye Akasya adlı esas kızın ağzından anlatılıyor. Hikaye Akasya'nın doğum günüyle başlıyor. Doğum günü gecesi de Akasya sevgilisini terk ediyor ve Ankara'ya gidiyor. Giderken bir sebebi var. Ama hala o sebebini çözemedim. Burada ise kendine yeni bir hayat kuruyor. Derken bir kitapçıda Yekta adında bir gençle tanışır ve arkadaş olurlar. Bizim ki Yekta'yı sürekli takip eder. Yekta ve Akasya'nın sahneleri çok güzeldi. Özellikle baba tarafından Ankaralı olduğum için okurken içinde gibi hissettim. Ankara kalesini hiç görmedim. Böylece görmüş oldum. Akasya kalacak yeri olmadığı için de Yekta onu kendi evine götürdü. Yekta'nın burada üç arkadaşı daha var. Zaten Nehirle otelde tanıştılar. Yekta'nın kardeşinin yaşadıklarına üzülmedim değil. Akasya eski arkadaşlarıyla karşılaştı ve çok kötü oldu. Buğra'nın Akasya'ya öyle davranması hiç hoş değildi. Mert'i de çok sevdim. En azından o iyi kalpli. Yekta ve Akasya birbirine zamanla aşık oluyor. En sonunda ise Yekta geçmişi hatırladı. Bakalım ikinci kitapta Akasya gerçekten Yekta'yı terk edecek mi yoksa aynı şehirde yaşamaya devam mı edecek merakla bekliyorum.
45. Durak
45. DurakBüşra Nur · Ren Kitap · 2022220 okunma
Gérard de Nerval'in, hattâ Théophile Gautier'nin, Misemer'in bahsettikleri Beyoğlu gece hayatı daha ziyade ecnebi ve yerli azınlıkların hayatıydı. İstanbul'a ilk defa 1833'de gelen Lamartine ise ekseri hatırlı seyyahlar gibi şehirde ecnebi kolonisi, Tarabya'da sefarethaneler tarafından misafir edilmişti. Geniş
Sayfa 174
988 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.