Hz. Ali (r.a.) diyor ki: Eğer biz öldüğümüzde kendi halimize bırakılacak olsaydık, ölüm her canlının rahatı olurdu. Fakat bizler öldüğümüz zaman tekrar diriltileceğiz ve her şeyden sorguya çekileceğiz." Yüce Allah Kur'an- Kerim'de şöyle buyurur. İnsanlar “inandık” demeleriyle kendi hallerine bırakılacaklarını ve imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar ? (Ankebût Suresi, ayet 2)
"İnsanlar 'İman ettik' demekle bırakılıp da sınanmayacaklarını mı sandılar? Andolsun ki, Biz onlardan evvel geçenleri de sınadık. İşte, imanında sadakat sahibi olanlar ile yalancıları Allah böylece ayırd eder." (Ankebût, 29:2-3)
Reklam
<Nefsini tezkiye eden, elbette kendisi için tezkiye etmiştir>(1). <Mücadele eden, elbette kendisi için mücadele etmiştir>(2). <İyilik yapan kendisi için yapmıştır> (3). (1) 35 --- Fâtır: 18. (2) 29 --- Ankebût: 6. (3) 41 --- Fussılet: 46.
Sayfa 55 - Bedir yayıneviKitabı okuyor
"İnsanlar yalnız 'inandık' demekle hiç sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?" (Ankebût/2)
Sayfa 24
2. İnsanlar, hiç imtihana tabi tutulmadan, sadece "İnandık!" demekle bırakılıvereceklerini mi sandılar? (Ankebût Sûresi)
Sayfa 722 - Erkam Yayınları, 3. Cilt
"İnsanlar (dünyada Allah'a ibadet ve itaat etmeden, çeşitli çile ve güçlüklerle, bazen de verilen bol mal ve refah ile) imtihan edilmeden (sadece) "inandık" demeleriyle bırakılacaklarını mı sandılar?" Ankebût Sûresi/ 2.ayet
Reklam
- Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman dinleriyle Sümer dini arasındaki ortak noktalar şunlardır: Tanrının yaratıcı ve yok edici gücü; Tanrı korkusu; Tanrı yargılaması; kurbanlar, törenler, ilahiler, dualar ve tütsülerle Tanrıyı memnun etmek; iyi ahlâklı, dürüst ve haktanır olmak; büyüklere ve küçüklere saygı göstermek; sosyal adalet; temizlik. Temizlik
اَلَّذ۪ينَ هُمْ ف۪ي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَۙ Onlar ki namazlarında huşu içerisindedirler. (Huşu, sükûnet, hareketsizlik, kısılma ve dinme gibi anlamlara gelir. Namazda huşu, kalpte var olan mutmainlik, huzur, sükûnet ve Allah’ın (cc) huzurunda olma şuurunun, bedene saygı, hareketsizlik ve edep olarak yansımasıdır. Huşu, namazda kalbin ve bedenin Allah’a (cc) karşı edeple süslenmesidir. Namazın kişiyi kötülükten alıkoyması (29/Ankebût, 45), sabrını arttırması (2/Bakara, 45), bencillik ve cimrilikten alıkoyması (70/Mearic, 19-22) ve günahları gidermesi (11/Hûd, 114) huşuyla kılınan namaz için söz konusudur.) (23/Mü'minûn, 2)
“Onlara: ‘Siz de diğer insanlar gibi iman edin’ dendiğinde ‘Biz de o beyinsizler gibi mi inanalım?’ derler. Şunu bilin ki, asıl aptal ve düşüncesiz olan kendileridir; ama bunu da bilmezler.” (Bakara 2/13) “Allah’ı bırakıp da başkalarını dost ve koruyucu edinenlerin hâli; örümceğin hâline benzer: Örümcek de kendine bir ev yapmıştır; ama evlerin en zayıfı örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!” (Ankebût 29/41) “Allah’ı bırakıp yalvardıklarına da sizin gibi kullardır. Eğer doğru söylüyorsanız, haydi, onlara duâ edin de size karşılık versinler. Onların yürüyecek ayakları veya tutacak elleri mi var? Görecek gözleri yahut duyacak kulakları mı var?” (A’râf 7/194-195) “Ey insanlar! Size bir misâl veriliyor; şimdi ona kulak verin: Allah’ı bırakıp taptığınız şeyler bir araya gelse, bir sineği yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, onu da geri alamazlar. İsteyen de âciz, kendilerinden istenen de...” (Hac 22/73)
Sayfa 548 - Tahlil Yayınları
224 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.