Sıcak yuva özelliğini kaybetmiş ankebut evler
Sanki bütün elektronik ağlar, bir örümceğin ördüğü ağa benzemekte ve ona düşen birçok genç de bir sinek gibi o ağı örene yem olmaktadır.
Sayfa 240Kitabı okudu
Umudum kuyuda ki Yusuflarda. Güneş göründü, duyuldu Kur'an sesi... "Hak geldi bâtıl zail oldu, bâtıl yok olmaya mahkûmdur!"
Reklam
Gençlerin kendilerini beğendirme hırsıyla, değer görme isteğiyle, sahtekarlık ile açılıp, konuşup bu işe yaklaşmaları zinanın ilk basamağını oluşturuyor. Ailelerinden görmediklerini zannettikleri ilgiyi, sevgiyi dışarda aramaya çalışıyorlar. İlerisini zerre düşünmeden, beyinleri uyuşmuş halde... Beyinleri uyuşmuş diyorum, çünkü ileride kendi kuracakları ailesine ihanet ettiğini, doğacak çocuklarına ihanet ettiğini bile aklına getirmeden, Allah'ın yak laşmayın diye vurgu yaptığı emre aldırmadan, harama atlayıp, ömürlerini mahvetmeye ilk adımı atıyorlar.
"Bir cemaatin içinde yoksullara, sessiz sedasız hizmetten hoşlanan eller nasırlanmış da, yetimleri sevindiren bakışlar hırsla, velev cennet hırsıyla da olsa kararmışsa o cemaatte din mektebi kurulmamış veya yıkılmış demektir. İstediği kadar dualar kubbeleri çınlatsın ve secdeler yerleri sarssın." diyor Nurettin Topçu. Sevgi temeli esasında kurulmuş, samimi niyetlerle, el uzatma gayesiyle inşa edilmiş dini gruplar ne yazık ki, insanların samimi niyetleri üzerinde kendi ekonomik refahlarını ilerletme düzenine dönüşmüş durumda.
Kimse elini taşın altına koyma durumuna gitmez. Hep birinin gelip kurtaracak olması beklentisi haliyle tembelliğe yitmiştir. Aliya İzzetbegoviç de diyor ya bu sebepten: "Mehdi bizim tembelliğimizin adıdır." diye. *İnsan yeryüzünün halifesidir." ayet-i kerimesi apaçık dururken, insan için Cenab-ı Allah sen benim halifemsin, bana inan, adım at seni hidayete ulaştırıp, kalbine rabıta vereceğim müjdesi gözümüzün önünde dururken, birilerini beklemek, Kur'an ile aramızın ne kadar açık olduğunu gösterir.
Winston Churchill İngiliz meclisinde Kur'an-ı Kerimi göstererek "Bu Kur'an, Türklerin elinde bulundukça, biz onlara hakim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kuranı onların elinden kaldırmalıyız yahut Müslümanları Kur'an'dan soğutmalıyız." diye hitapta bulunmuştu.
Reklam
Teknolojinin gelişmesiyle iradelerine hâkim olamayan toplumumuz insanlarında, Allah'ın büyük nimeti olan internet, telefon vb. etmenler bizlere nimet olmaktan çok külfete dönüşmüş durumda.
Biricik, bizleri yoktan var eden yüceler yücesi Rabbimizin, bizleri ne şekilde uyardığı ortada iken, hareketmizin ademi belli iken, mutluluk arayışını hala modern dünyanın kanunlarına göre mi arayacağız?
"Kim bu geçici dünyayı isterse burada dilediğimize (tamamını olmasa da) istediğimiz kadarını hemen veririz; sonra da onu kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme göndeririz. Kim de ahireti ister ve bir mümin olarak ona yaraşır bir çabayla çalışırsa işte böyleleri de çabalarının karşılığı olarak övgüye değer bir karşılık görecektir." (İsra, 18-19)
"Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmayacaksınız: Allah'ın kitabı ve Peygamberin sünneti."
Reklam
Okumak, Allah'ın adı ile okumak, Allah'ın bizim için indirdiği rehberi okumak, ona sarılmak, onu elimizden dilimizden ve gönlümüzden düşürmemek... Bütün bunları yapmamız farz iken yapıyor muyuz? O ilahi mesaja ciddi manada kulak veriyor muyuz ve işin ciddiyetinde miyiz? İlk emir oku olduğuna göre okumamaktan ve Yüce Allah'ın indirdiği Kuran-ı Kerim'e kulak vermemekten dolayı da hesaba çekileceğimizin farkında mıyız?
Neyin yanında olduğumuzdan daha çok, neyin karşısında durduğumuz önemli. Herkes kendisine bir konum belirliyor. Fakat hiç kimse yan yana gelip, neyin karşısında durduğunu idrak edemiyor. Çanakkale'de, Malazgirt'te, Pasinler'de ve daha nice meydanda neyin karşısında durduğunu çok iyi biliyordu atalarımız. Onun içindir ki, Batı tarafından kazanmamızın imkânsız gözüyle bakıldığı nice savaşların galibi olduk. Yalnız savaş meydanında kazanmadık. Çünkü savaş meydanında çarpışan sadece makineler, tüfekler, kılıçlar değildi. Bir milletin geçmişi ve geleceği o meydanda çarpıştı.
Bayanları edepsizliğe iten en büyük şey beğenilme arzusudur. Oysa ki herkesin görüp beğendiği şeyin hiçbir kıymeti ehemmiyeti yoktur. Kendisini bakışlardan saklayan bayan kıymetlidir. Açık giyinmek özgürlük değil kendini haram gözlere mahkûm etmektir.
"Çıkarın, menfaatin olduğu yerde vicdan susar." der Cemil Meriç. Neyin çıkarı bu? Bu dünya nasıl körleştirdi insanları?
Kur'an'a tutunduysan Müslüman, cihan senin çünkü yâr sana Yaradan.
Resim