Hiçbir kural tanımayan bir gencin nefes kesen öyküsü.
Bir solukta, hüzünle bitirdiğim bir kitap.
*
*
Hocam ben önceleri ölümden cenazeden mezardan saladan ve ölümü hatırlatacak herşeyden çok korkardım. Ölümden korktuğum için,Allah,Peygamber Kuran ve ahiret gibi hususları(haşa) inkar ederek kurtulmak isterdim. Sanki inanmamakla,ölümün ve ahirete dair sorumluluğun yakamı bırakacağını zannederdim.
Gece yatınca en çok rahatsız olduğum şey,karanlıktı. Karanlık bana ölümü ve mezarı hatırlatırdı.
Hayata boşvermekle,düzensiz,kuralsız,yaşamakla ve inanmamakla ,sanki kendimin dünyadaki varlığını da inkar edip, unutulmak ve bu ölüm hesabına dahil olmamak istedim. Bu bir anlamda ,kulluktan kaçıştı. Yani Allah a ve ahirete inanmamak ölmeye maniymiş gibi geliyordu. Halbuki inanmamanın ölmeye değil,Cennete girmeye mani olduğunu sonra anladım.
Allah a şükür,artık ölmeden önce,ölümü sevmeye başladım. Ölüm,ecel,mezar ve ahiret ;dostlarıma,sevdiklerime ve ebedi rahata ,huzura kavuşmak için bir menzil,bir vesile bir bilet imiş. İnsanın en sevdiği dostuna kavuşturacak ölümden kaçılır mı? Ölüm beni Allah a,Peygambere ve nice muhterem insanlara kavuşturacak. Bunu için ölümü çok seviyorum ve asla korkmuyorum.