Anılar, garip ya işte, 'geçmiş' şeylerin taşıyıcıları oldukları halde, 'şimdi-burada'ki ilişkinin en önemli temelini oluş­tururlar - 'şu anda' kurduğumuz, hep, 'daha önce' kurulmuşların üstüne kurulur; bunları 'şimdi'ye taşıyanlar da, anılandır. Bu bakımdan, her anı da, ilişki açısından, olum­lu ya da olumsuz -ilişkinin kurulmasını destekleyici ya da köstekleyici- anlam yükleri taşır.
Sayfa 140Kitabı okudu
Yani eş seçimimizi ve ilişkimizin içeriğini kişilik özelliklerimiz belirler. İlişkilerimizde olumlu ya da olumsuz yönlerimize en fazla benzerlik gösteren partnerleri buluruz. Örneğin geçmişimiz bize, fazla bağlanmadan yaşanan fiziksel yakınlaşmaların bizim için en doğrusu olduğunu öğrettiyse, tam bu kalıba uygun birilerini kendimize çekeriz.
Reklam
Evliliğin amacı
Evliliğin amacı iki kişinin kendi esenliklerini, çocuklarının, ayrıca toplumun esenliğini düşünerek aralarında bir hayat arkadaşlığı kurmasıdır. Evlilik bu üç esenlikten birinde üstüne düşeni yapamıyorsa, yaşamın zorunluluklarıyla uyum içinde olduğu söylenemez.
Öte Dünyalılar Üstüne
Artık başınızı kutsal şeylerin gizine gömmeyin. Tersine, onu özgürce taşıyın. Yaşama anlam kazandıran bir kafa taşıyın.
Sayfa 25
288 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
YAŞAM UZUNDUR AMA İYİ DEĞERLENDİRİRSENİZ
Bir hedef bulacaksınız, o uğurda çalışacaksınız, hedefinizi gerçekleştirmek için bir yol arayacaksınız, yol yoksa da o yolu yapacaksınız. Hedef bulmak, yol açmak ve aynı yoldan geri dönmemek.. Hayattaki gayemiz budur!
İlber Ortaylı
İlber Ortaylı
'nın en beğendiğim eserlerinden biri oldu kuşkusuz. İnsanın yaşamına anlam katma çabalarında atılması geren adımları
İnsan Geleceğini Nasıl Kurar?
İnsan Geleceğini Nasıl Kurar?İlber Ortaylı · Kronik Kitap · 20225,5bin okunma
Godot'yu Beklerken
Heidegger'in 'Geworfenheit' -insanın evrene fırlatılmışlığı- düşüncesi üstüne temellendirilen oyunda Vladimir'in Godot'yu bekleme süreci içinde ortaya koyduğu iki temel düşünsel eylem vardır. İlki insanın 'varoluş'unun bir anlam taşıyıp taşımadığı, insanın 'ben' diyebileceği bir 'öz'e sahip olup olmadığıdır; ikincisiyse insan için 'kurtuluş' olasılığının bulunup bulunmadığıdır.
Reklam
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Her şeyin Birazı Hiçbir Şeyin Hepsi Stefan Zweig’in Monteigne’nin hayatını anlattığı biyografik eseri . Öncelikle kaliteli biyografi kitaplarının her zaman okunması taraftarıyım . Böylesine tarihe kazınmış kişiliklerin hayatlarından öğreneceğimiz çok şeyin olduğunu düşünüyorum Bir de üstüne Stefan gibi ünlü bir yazarın kaleminden çıkmışsa
Montaigne
MontaigneStefan Zweig · Zeplin Kitap · 20191,336 okunma
Cambridge'li ilahiyatçının Hristiyanlığın en yaygın biçimine inandığını kabul edersek, muhtemelen şu ifadelerin bir çeşit bileşimine inanıyordu: *Atalarımızın zamanlarında, bir adam herhangi bir biyolojik baba işe dâhil olmadan, bakire bir anneden dünyaya geldi. *Aynı babasız adam, ölümünün üzerinden cesedi kokacak kadar çok zaman geçmiş olan Lazarus isimli bir arkadaşına seslendi ve Lazarus anında yaşama döndü. *Babasız adam öldükten ve üç gün mezarda kaldıktan sonra dirildi. *Kırk gün sonra babasız adam bir tepenin üstüne çıktı ve bedenen gökyüzüne yükselerek kayboldu. *Eğer kafanızın içinde bazı düşünceler mırıldanırsanız, babasız adam ve "babası" (ki babası aynı zamanda kendisidir) düşüncelerinizi duyar ve buna göre davranabilir. Dunyadaki diğer herkesin düşüncelerini eşzamanlı olarak duyma yeteneği de vardır. *Eğer kötü bir şey ya da iyi bir şey yaparsanız, aynı babasız adam bunların hepsini görür, hatta sizden başka kimse orada olmasa bile. Duruma göre ödüllendirilebilir ya da cezalandırılabilirsiniz, ölümünüzden sonra bile. *Babasız adamın bakire annesi hiçbir zaman ölmedi ve bedenen cennete "yükseltildi." *Ekmek ve şarap, eğer bir papaz (testislere sahip olmak zorunda olan birisi) tarafından kutsanırsa, bunlar babasız adamın bedenine ve kanına "dönüşüverir” Objektif bir insanbilimci Cambridge'de saha araştırması yaparken, bu inançlar dizisini daha önce hiç duymamışsa, bunlarla karşılaştığında sizce ne anlam çıkaracaktır?
Seneca'nın Stoacıları andırarak söylediği, "mutluluğun sağladığı iyi şeyler özlenmeye değer, mutsuzluğunkiler ise övülmeye değer" sözleri pek yüksek bir anlam taşır.
İnsanı dikkatli bir biçimde ambalajından çıkarın. Doğumunun sorunsuz biçiminde gerçekleşmesi için gereken tıbbi özeni gösterin. Unutmayın ki toplumsal bir inşaat malzemesi olarak yatırım yapacağınız insanın sağlıklı bir bedene sahip olması, kuracağınız yalıtım sisteminin ömrünü uzatacaktır. İnşa edeceğiniz topluma aşılamak istediğiniz dogmalar, ön
Reklam
Bütün hayatımı gerçek yurdumdan uzak olduğum duygusuyla yaşayacağım. "Metafizik sürgün' sözünün hiçbir anlamı olmasaydı bile , varoluşum ona anlam kazandırmaya yeterdi .
Dâhi her şeyi yapmaya muktedirdir, ama hiç kimsenin kavrayamayacağı bir anlamsızlığa da mahkûmdur; dâhi, mutlak kudretiyle bu anlamsızlığın üstü­ne her şeye kadir bir anlam inşa eder. Böylece bir teğmen, eğer dâhi ise bir imparator olup dünyayı değiştirebilir...
Sayfa 112Kitabı okudu
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Toplama kampındaki tutuklular sadece sıradan insanlardı, ancak en azından bazıları, “çektikleri acıya değdiğine” karar vererek, insanın, kaderinin üstüne çıkma yetisini kanıtlamıştır.
Sayfa 10
+1
Sosyal medya ve edebiyat! İletişimin altın çağı! Ne acı.Tam bir teneke çağ bu. Bilginin, saygının, inceliğin, erdemin,emeğin zerre kadar değerinin olmadığı bir bataklık orası.İletişimin iki ucu vardır. Böyle bir zifosun iki ucu olabilir mi?İnsanların, söylediği sözün varacağı yerleri bir saniye düşünmediği bir yıkım yaşanıyor orada. Hiçbir bilgisinin ve fikrinin olmadığı her konuda konuşuyor herkes. Sığlığın aidiyetinden öte bir ilişki yok. Olamaz da. Bir linç kültürü gelişti toplumda. Hak arama diye düştüğünüz yol, muhataplarını ve adalet duygusunu yitirerek gelip toplumun boğazına oturuyor. Herkesin herkesten intikam aldığı korkunç bir yıkıma dönüşüyor.Avunabileceğiniz tek șey, burada bir belleğin olmaması. Söylenen bunca sözün hiçbir değerinin olmaması. Saldırmaktan başka bir dil orada soluk alamıyor, alamaz. Orada kimsenin anlam ve değer aradığına inanmıyorum. "Özgür düşünce!"sahibi binlerce insan bir illüzyon içinde gerçeklikle tüm bağlarını koparmış, baskıladığı ve ezikliğini duyduğu ne varsa, bilgi adına toplumun üstüne kusuyor! Hiçbir insan topluluğu vicdanını ve ahlakını bu kadar yitirerek yaşayamaz. Tam bir çürüme bu.
Sayfa 61 - Kırmızı Kedi / 2.Basım
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.