Ne sanıyor bunlar beni anlamadım ki. Kimsenin benim nasıl bir hayat sürdüğümü gördüğü yok.
Sayfa 104 - Sel YayınlarıKitabı okudu
— İnsanın bir tutamağı olmalı. — Anlamadım. —Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi!
Sayfa 183
Reklam
Anlamadım Olric. Anladınız efendimiz. Anlamaktan korkuyorsunuz sadece.
Sayfa 417
-Tutamak sorunu. İnsanın bir tutamağı olmalı. -Anlamadım. -Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez.
— İnsanın bir tutamağı olmalı. — Anlamadım. —Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi!
Sayfa 183 - Can Yayınları 1. BasımKitabı okudu
Anlamadım Olric. Anladınız efendimiz. Anlamaktan korkuyorsunuz sadece..
Reklam
Hiç kalkasım yok, beynimin içindeki bu monolog hoşuma gidiyor.
Örneğin acının, yoksulluğun, sefaletin, ölümün ve bu buna benzer tüm kötülüklerin olmadığı bir dünya hayal edelim. Açlık mı? Yok, herkes rahatlıkla istediğini yiyip içebilmekte, çok güzel yerlerde barınabilmekte. Aşk acısı? Yok, herkes istediği kişiyle beraber olabilmekte. Kimse kimseyi kıskanmıyor, herkes birbirinin iyiliğini düşünüyor. Her şey dört dörtlük. Hatta öyle ki birbirimize iyilik yapmaya bile gerek yok, kıskançlık olmadığı için aşkın da tadı çıkmıyor. Çalışma yok, dert yok tasa yok… Böyle bir dünya bizde duygu denilen bir şey bırakmazdı sanırım. Yüzyılların getirdiği kültür, uygarlık, edebiyat, felsefe çöp olup giderdi. Özlem, aşk, hüzün ve belki de huzur, mutluluk törpülenir hatta biterdi. Eğer evren bir simülasyonsa, bu simülasyonun kodlarında büyük bir kargaşa çıkardı, arıza çıkar ve bir müddet sonra simülasyon yok olurdu. Yani işin ironik tarafı tam hedeflenen mükemmeliyete varınca mevcudiyet ortadan kalkardı. Yüzyıllar boyunca özlenen, hedeflenen o kutsal gün aslında her şeyin bittiği günle aynı.
Böyle hissedenler var mı?
Neden deli divane aşık olacağım biri çıkmıyor karşıma? Var da bana mı denk gelmiyor, bende mi bir sorun var nedir, an­lamadım.
Arka fonda Carlos Gardel’in Por Una Cabeza’sı, denizleri geçip bu coğrafyada bir kafede çalıyor, dünya vatandaşı olmak güzel şey.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.