Öncelikle NFK’den bahsetmek gerekirse; 1940 öncesi NFK ile 1940 sonrası NFK iki ayrı kişiliktir ve neredeyse birbiriyle alakası yoktur. Mina Urgan da “Bir Dinozorun Anıları” adlı kitabında 1940 öncesi NFK ile yaşadığı anılardan bahsetmiş. Mina Urgan’ın tanıdığı NFK’yi, yine Mina Urgan’ın kaleminden biz de tanıyalım, bakalım
Anlamaya çalışmamak, tahlil etmemek... Kendini doğayı görür gibi görmek ; duygularını bir manzarayı seyreder gibi seyretmek... Bilgelik denilen şey olsa olsa budur.
Boşluk, yaratılış, sonsuzluk gibi çözümsüz kalan bir sorun olan hareketin anlaşılır tek yanı asla anlaşılamayacağıdır. Bu bilgenin hareket ederken peş peşe doldurduğu alanlar insan aklı için Pascal’ın içine yuvarlandığı uçurumları temsil eder.
Sarı bir dünya istiyorum üzerine güneşin doğmadığı
Yeşil gölgelerle dolu
Gri bir hırka istiyorum üstüme
Askerler istiyorum ayakkabılarımı taşıyacak
Sirenler istiyorum sesimi saklayacak
Gemiler istiyorum , Nuh'u evde bırakacak
Sefiller istiyorum, sadece kendisi okuyacak
Okyanus'u istiyorum, akşam kadar sade
Akşamı istiyorum, günahlarımı