Bir tek kendime nazım geçer , bir tek kendime gücüm yeter
Hep ben en çok sevmişimdir ama hikayelerim hep yarımdır.
Bu yüzden korkularım sağlam ama insanlara güvenim ise gel kırılgandır.
" Nasip değilmiş." diye sineye çeker, haklarımı ise hep helal ederim
Çünkü sevdamı yük sayanlar , anlamazlar ki "ah'larımın ağırlığından.
Yaptıklarımın da ve hatta yapamadıkların da tek nedeni SEVMEM.
Buysa suçum ve buysa size fazla gelen , söz veriyorum kendime , bir daha böyle SEVMEM...
Gerçek şu ki duygusal ihmal kurbanı olan insanlar gerçekten acı içindedir.
Ancak bunun nedenini anlamazlar
ve çoğu zaman terapistler de bu sorunu çözemez.
Hakikatte ilim, hadiselerin illetini, din ise hikmetini arar. Biri hakikatlerin metodu öbürü metafiziğidir. İkisi de hakikate visal aşkıdır ancak mesafe bakımından ilim mütenahiye, din namütenahiye göz dikmiştir.Mütenahi alemin her noktası, namütenahilik için başlangıç sayılabilir.İşte bunu anlayan ruh vahdet sırrına ermiştir. Vahdet-i vücut, ilmin hududu olan üç buuddan ötesini bilmeyenlerin ereceği sır değildir. Namütenahilliğin varlığın her zerresinde başladığını fark etmeyenler onu anlamazlar.Bir kör gözle bir kör gönül onu levm ededursun vücut kendindeki vahdete her an erişmektedir
Halımı təsvir etməkdən acizəm. Əslində bu, icrası mümkün olan iş deyil. Məhəbbət atəşinə yanmayanlar, eşqin kədərini yaşayıb ağusunu içməyənlər yazılan sözlərdən, aparılan müqayisələrdən heç nə anlamazlar. Bu hala aşina olmazlar.
Yetişkinler çocukları, hatta gençleri anlamazlar. Bu yüzden de onlarla sürekli çatışma halindedirler. Bunun devası ne yetişkinin yeni bilgiler edinmesi, ne de kültürünü artırmasıdır. Bunun için başka bir kalkış noktası bulunmalıdır. Yetişkin, kendi özünde, çocuğu olduğu gibi görmesini engelleyen yanılgıyı söküp atabilmelidir. Böyle bir hazırlık
Ölüm korkusu yakamı bırakmıyordu. Dert çekmeyenler anlamazlar bu sözleri. Yaşamak arzusu, içimde o kadar güçlenmişti ki, uzun hafakan ve ıstırap saatlerimi telafi için, en küçük bir mutluluk dakikası yetiyordu.