Doğu ile Batı'nın güzel bir buluşması. Dan Brown'ın okuduğum ilk kitabı. Diğerlerini nedense hiç merak etmedim. Bu kitabın ise adı ilgimi çekmişti. Kitaptaki "Cehennem" kavramının bizim bildiğimizden daha farklı bir anlamı var. Bu anam kimine göre kötü, kimine göre "çok doğru" dedirtecek bir kavram. Yani bu cehennem kavramının anlamına okuyucunun kendisinin karar vermesi gerekiyor. Cümleten iyi okumalar.
Okuduğum ilk kitaptı bu kitap ilk kez gerçek bi kitap okumuştum 4 ya da5. sınıftaydım o zamanlar . Kitapları bu denli güzel bilmezdim ben 2 günde bitirdim bu kitabı ben ve bu kitaba aşık oldum resmen ben o zaman sadece kapağı yok diye bu kitap hakkında yazdığım kompozisyonumdan 90 almıştım bu benim aldığım en yüksek nottu oysa öğretmen bize kitap okuycaksınız dediğinde 20 günde nasıl bitircem dedim öğretmen bana bu kitabı tavsiye etti okuyup beğenmezsen söz sana başka ödev vericem dedi okudum 1. gün kitabı yarılamıştım bile bu harika bi kitap dediğimde annem çok şaşırmıştı . Bu kitabın anlamı benim için çok özel. Okuyun beğenmezseniz bana istediğinizi söyleye bilirsiniz
Elime aldım ve kitap bitti. Çok sürükleyici ve merak uyandıran bir kitap ama kitabın dizisi çıktığı için 2.kitabı okumanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Bilim-kurgu okumayı seven biri olarak kötü diyemem ama çok güzel de diyemem.
İnsanı insan yapan özelliklerden uzaklaşmak mutluluk getirir mi? Her şeyin mükemmel olduğu bir yaşam gerçekten yaşamak mıdır? bu kitapta ki dünya fazla mükemmel robotlaşmış bir dünya. İnsanı robotlardan ayıran özellikler yok edilmiş. Sadece zevk ve tüketim üzerine kurulmuş. tek tip yaşam. İlk bakışta güzel gelebiliyor çünkü mutsuzluk yok. Mutsuzluğun olmadığı bir yerde mutluluk bir anlam taşır mı? Bir insan yaşadığı hayatı olduğu gibi kabullendiğinde, ilerlemek için hiçbir çaba harcamazken o hayatın anlamı ne olur? Diğer yaşam formlarından bizi ayıran insan olmamızı sağlayan unsurlar olmadığında her şey mükemmel olsa da biz bunu zaten fark edemeyiz. Kitabı konu olarak çok beğendim ancak anlatım uzun geldiği için beni biraz sıktı.O yüzden puanım yedi.
Üç gündür okuyorum bu kitabı, pek sevemedim anlatım dilini. Aslında konusu çok güzel ancak dediğim gibi anlatım dili sanki düzyazı okurmus gibi tat vermiyor. Romanda geçen diyaloglar bile sanki oyunculara sufle verirmis gibi ruhsuz ve duygusuz kelimeler kullanılmış. Yaşanılan olaylar ( aşk )da hemen oldu- bittiye getirilerek konular arası hızlı geçişler yapılmış. yani nasıl desem kitap Çanakkale'de 1910 lu yıllarda yaşanmış, birinci dünya savaşı öncesi yaşanmış olayları ve kurgusallık katarak imkansız gibi görülen bir kaç aşkı birden anlatıyor. Cümlelerin modu düşük sanki çocuk hikayesi veya maslı anlatır gibi basitçe kurulmuş ve sürekli kendini tekrar eden farklı kelimelerle aynı anlamı taşıyan cümleler kullanılmış. Kısacası kitabı okurken yoruldum yani. Bitirmiş olmak için bitirmeye çalıştım ve bitti çok şükür.
Okuduğum ilk anti-ütopya Hayvan çiftliği ve daha önce bu türle tanışmamış arkadaşlara bu kitapla başlamalarını tavsiye edebilirim. Zaten kısacık, bir gününüzü bile almaz ama buna rağmen çok derin anlamlar taşıyan bir eser.
Eşitlik ve daha güzel bir gelecek vaadi ile başlayan hikayenin devamında olanlar okuru düşünmeye ittiği gibi kendine bazı dersler çıkarmasını, bazı şeylerin farkına varmasını da sağlıyor. Kitap hakkında yeterince yorum da yapılmış zaten, daha fazla uzatmamın anlamı yok :) Hiç eskimeyecek bir eser, mutlaka okunmalı. :)
