Ateş Yakmak yol sıra dışı olsa da yolcu sıra dışı değildir. Sıfırın altında elli derecede yalnızca üşüdüğünü ve rahatsız olduğunu düşünmeye yönelir. Adamın çoğu şeye eli yatkındı ama aklı değil. Bir kibritin ateşle arasında sıkışmış gibi yaşamla ölüm mücadelesi.
Ondan daha az bilgili daha fazla içgüdüleri olan bir canlı var yanında , adamın köpeği.
Öykü de hep içgüdü anlamın da kıyas olur aralarında. Köpek yaşama tutunma arzusu adamdan daha başarılı. Insanın zayıflığını görüyoruz sanki. Yoldaşı olmasa mücadele daha da kısa sürebilirdi.
Kahraman ateş yakmayı, tarihin en başındaki o keşfi bir türlü gerçekleştiremez. Bu yönüyle keşfedilmiş olanın her daim yeniden keşfedilmesi gerektiğini gösterir. Adamın kafası düşünmeye gelince bişey yapamıyordu boştu ,
duyarlı dikkati sayesinde gözünden bir şey de kaçmıyordu.
Kipritle ateşi bir türlü yakamıyordu,
tamamen insanın iptidai dönemine göndermedir. Ölüme yaklaştıkça İhtiyar’ın uyarısı kulaklarında daha güçlü çınlar oluyor. Ölüm anında insanoğlunun ateşi henüz icat etmediği noktaya varmıştır. Sulphur Creek'teki ihtiyarın bir kez daha doğru söylediğini düşünür " sen sen ol yola sıfırın altında arkadaşsız çıkayım deme " . Tecrübenin bir kez daha haklılığını okurken en derinden büyüklerimize iyki varsınız diye iç sesimizle gönderme yapıyoruz.
Ateş YakmakJack London · Kızıl Panda Yayınları · 202111,4bin okunma
“Kullanılan her sözcükle birlikte işitenlerin ve konuşanların zihninde bağlantılı bir varlık bulunur; bu varlık bütün örneklerin yarısında kurgusal bir şeyden ibaret olmakla beraber, gerçek bir şeymiş gibi görünme eğilimindedir.”
Her ifade,kendilerine göre kurulduğu fakat yeni ilişkilere göre yeniden örgütleyebildiği ve yeniden dağıtabildiği bir öncül öğeler alanı içerir. Onun geçmişi,kendisinden önce gelen şeyin içinde kurulur,tanımlanır,kendi soy zinciri onu mümkün ya da zorunlu kılan şeyi belirtir,kendisiyle bağdaşmayan şeyi dışarı atar. Bu ifadenin geçmişi de onu elde edilmiş bir doğruluk olarak,meydana getirilmiş bir olay olarak,değiştirilebilen bir biçim olarak,dönüştürülecek bir madde olarak ya da kendisinden bahsedilebilecek bir nesne olarak vs ortaya koyar. Butün bu geri dönüş olanaklarına göre,hafıza ve unutma,anlamın yeniden keşfi ya da onun baskısı,temel ilkeler olmak şöyle dursun ancak tekil biçimlerdir.
Hakikatin keşfi, dil ile başlar iken anlamın verdiği sezgisel görüde karşılık bulması ile mümkündür. Bu da böyledir mantığı ile biçimlenmiş bir dil ile değil, izafi oluşun bağlamlarında hem, hem de belirimleri ile olması gerekendir. Çünkü tarih olgusal olarak hakikate dair görülen o ki hakikat, bir belirimde bulunacak olan değil, izafi belirimleri yani çoklu gerçeklik beliriminde bulunması, bilinmesi gerekendir. Bu durumda hakikatin keşfi söz konusu olduğunda, hakikate dair edinilen anlam ile dilin yeniden kurulması gerekli olur.
nadav kander röportajı üzerine: #60769167
nadav kander bizleri sessiz, sakin ve ağır ve bazen ciddi fotoğraflara davet etmek istiyor. bi şekilde bizde "burada bi şeyler oluyor" sorusunu sordurmak istiyor. kompozisyonlarını, rothko ve kline gibi, renk ve formun en basit ögelerine indirerek çarpıcı kılmaya