Kitap oldukça ağır başlıyor.. Hatta bırakmayı bile düşündüm. Daha sonra sizi hızla içine çekiyor.. İki laf arasında hayata dair çok anlamlı açıklanalar yapıyor.. Zorba yaşlı ve az okumuş bir karakter.. Hayatı yaşayarak tanımış ve tanımlamış.. Anlatıcı ise kitap solucanı bir kapitalist.. Bu ikili arasında geçen olaylar çerçevesinde zorbanın hayat anlayışı aktarılıyor.. Kısaca özetlemek gerekirse kitap Kazancakis'in saf, aydınlanmaya açık yanını temsil eden yan karakterimiz ve Aleksi Zorba denen hayatı iliklerine kadar yaşamış ve özümsemiş, insanın bilgelik ve canavarlığını aynı hamurda yoğurmuş, bir o kadar da çılgın ana karakter üzerinden kurgusunu buluyor.. Bazen birkaç kelimelik öyle vurucu bir cümle kuruyor ki durup varoluşsal sancıların felsefi düzlemden hayat düzlemine yansımasına şahit oluyorsunuz..
Yazar hayatı, yaşamı, varoluş nedenini ve Tanrıyı Zorba üzerinden sorgulamış.. İlk defa bir Yunan yazar okudum.. İçinde Türkiye ve Türkler ile ilgili çeşitli yorumlar da var.. Hoşuma gitmeyen tek yanı cinsiyetçi kısımları idi.. Mükemmel bir başyapıttı.. Kazancakis'e hayran kaldım gerçekten ve Zorba karakterini bütün benliğimle hissettim.. Okuduktan sonra gerçekten hayatınızda Aleksi Zorba diye birini tanımış olduğunuzu zannedebilirsiniz.. Zihni geliştirmek, sorgulamak, anlayışınızı geliştirmek için mutlaka okuyun..
Son olarak; sevdigim bi alıntıyla noktalamak isterim.. "Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? Yarım kalan işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir.. Sonuna kadar git be insan, avara et ve korkma!"