Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yaşamıma sıkıntı tecrübesinin hükmettiğini söyleyebilirim. Bu duyguyu ta çocukluğumda tanıdım. Eğlence, sohbet ya da zevklerle oya- lanabilecek sıkıntı değil burada söz konusu olan; tabir caizse temel bir sıkınt bu ve şundan ibaret: Kendi evinizde veya başkasının evinde, ya da güzel bir manzaranın karşısında, az ya da çok aniden her şeyin içi ve anlamı boșalıyor. içte ve dışta boşluk. Tüm evren hiçliğin damgasını yiyor. Ve hiçbir şey bizi ilgilendirmiyor, hiçbir şey dikkatimizi hak etmiyor. Sıkıntı bir baş dönmesidir, ama sakin ve yeknesak bir baş dönmesidir, evrensel anlamsızlığın ortaya çıkışıdır; bu dünyada da öbür dünyada da bir șey yapılamayacağının, yapılmaması gerektiğinin, hayrete varan, ya da en üst basirete varan kesinliğidir, bize uyabilecek ya da bizi tatmin edebilecek hiçbir sey yoktur dünyada.
Metafor, kelimenin içine iki veya daha fazla anlam zerkeder. Bir metafor, iki veya daha fazla anlamıyla, anlamsızlığın gayya kuyusuna düşmeden bu gerilime nasıl dayanır ve bütünlüğünü yitirmez? Çünkü metafor, anlamsızlık değildir. Metaforun anlamı, metaforun kendisidir. Metafor dildir ve metaforik ifade, ifade edilemezi ifade eder. Her ifade başka bir ifadeye gönderme yapar.
Sayfa 155 - Pinhan YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Hayatın Anlamı
2.kısım Anlam sorunu Hayatın anlamı nedir?" sorusu neredeyse her sözcüğü so- runsal olan ender sorulardan biridir. Bu, son sözcük için de ge- çerlidir, çünkü dünya genelinde dini inancı olan sayısız insan için hayatın anlamı bir "ne?" değil, "kim?" sorusudur. Kendini işine adamış bir Nazi, Adolf Hitler'in
Perdeleri aranıyor memleketimin. Tarih tekerrür ediyor tüm anlamsızlığı ile. Anlamsızlığın anlamı ile anlayışla.
Felsefenin 'soyut'luğu, felsefe yapan kişinin 'soyutlanma' gereksiniminden -ve zorunluğundan ileri gelir : Toplumuna, çevresine, yakınlarına; giderek, her türlü 'çevrelenmişliğe', 'ilişkililiğe', 'biraradalığa' yabancılaşması - en sonunda, bütün 'dünya' dan soyutlanması - - giderek daha yalnız; en sonunda da, yapayalnız, tek başına kalması ... İşte bu süreç, dolaysız olarak felsefenin yapısından çıkan bir zorunluğa dayanır: Felsefe yapan kişi, kendi üzerinde ("içinde") gittikçe daha derine giden sorgulamalarını yürüttükçe, 'kendisi' de gittikçe yoğunlaşan, aynı zamanda da çevresi uçurumlaşan bir biçimde, düşünceleriyle düz oranhlı olarak, derinleşir : 'kendi'nden uzaklaşır, 'kendi'ne yabancılaşır, 'kendi'nden soyutlanır - kendi kendisi için anlaşılmaz hale gelir. Felsefenin varabileceği son anlam noktası, tam anlamsızlığın son noktasıdır.- Felsefe, anlamsızlığın en sonuna ulaştığında, tam anlamlılığa da ulaşmıştır.- Felsefenin son anlamı, anlamsızlığın sonudur ...
Hayat dediğimiz şey nedir ki gerçekten? Başı hüzün sonu hüzün bir köprü. Bizler sadece o köprüden geçmeye çalışıyoruz. Düşmemeye çalışıyoruz ama düşeceğimizi de biliyoruz içten içe. Şöyle düşündükçe; mutluluk denen kavramın, anlık umut, anlık memnuniyet olduğu sonucuna varıyorum. Her zaman bir telaş, her zaman birşeylere yetişme çabası. Cidden karmaşadan başka nedir ki hayat? Hiçbir anlamı olmadığını da kavradığımız an; işte o zaman daha fazla boşluklar, cevabı olmayan sorular, sorgulamalarla doluyor benliğimiz. Gelişigüzel şeylerde mutluluk bulduğumuzu sanarak bir nevi de olsa tahammül edebiliyoruz belki de hayatın anlamsızlığına, bu anlamsızlığın altında yatan bariz hiçliğe. Düşünceler, düşünceler...Sonu dipsiz bir kuyu..önü uçurum, arkası ise üzerine üzerine gelen bir karabasan...
Damla
Damla
Reklam
“Felsefenin varabileceği son anlam noktası, tam anlamsızlığın son noktasıdır. Felsefe, anlamsızlığın en sonuna ulaştığında, tam anlamlılığa da ulaşmıştır. Felsefenin son anlamı, anlamsızlığın sonudur...”
Benden vazgeçin demek isterdi onlara, benim sizden vazgeçtiğim gibi .. .. zor gibi görünebilir ama çok kolay. Bu, insanlığın varolmasına izin veren büyük aldatmacadır, vazgeçmenin aslında devam etmekten daha kolay olduğu gerçeğini gizlemek için olan bir aldatmacadır. Ama bilgelik meyvesinden alınan çalıntı bir ısırık gibi, bunu anladığımız anda, anlamsızlığın korkunç tadını keşfederiz, sonra ise geri dönüş olmaz, çünkü yemenin ve içmenin, yıkanmanın ve giyinmenin, dışarı çıkmanın ve eve dönmenin, çalışmanın ve okumanın, evlenmenin ve doğurmanın bir anlamı olmaz. .
Sayfa 107 - Alakarga 1. Baskı Ocak 2022Kitabı okudu
Bazen bazı durumlarda inandırıcı gibi gelmeyen her şeyin aslında zamanla çok anlamlar barındırdığını da fark edersiniz.. Bu da anlamsızlığın da bir anlamı olduğunu gösteren hayatın sadece bir hediyesidir bizlere:). Öğrenmeye devam 🤍
Gördüğü depresyon tedavisi sırasında kendini asarak ölmeyi seçen Sarah Kane'in, insanlığın ve tiyatronun geleceğinden umudunu yitirmiş karamsar düşünce evreniyle benzer özellikleri kişiliğinde barındıran Hippolytus, Beckett'in yapıtı Godot'u Beklerken' in başkarakterleri Vladimir ve Estragon gibi gelişiyle yaşamına anlam katacak, hayatın akışını değiştirip her şeyi yenileyecek bir Godot bekler gibidir. Ama Beckett'in oyununun tersine Hippolytus'un beklediği Godot gelecek ve anlamsızlığın içinde aradığı anlamı ölümde bulacaktır.
Sayfa 70 - PdfKitabı okudu
Reklam
Felsefenin son anlamı, anlamsızlığın sonudur ...
Sayfa 131Kitabı okudu
Anlamsızlığın bir anlamı vardı, bir adı vardı; hayat diyorlardı buna.
Sayfa 94 - SiaKitabı okudu
Hayatın herkes için genelgeçer bir anlamı yok varsa bile biz ararken o çoktan gizlenmiş olacak gibi geliyor. Eskiden insanlar için hayatlarına anlam katmak daha kolaydı . Din, aile, millet gibi pek çok kavram insanlara kendini bir yere adama fırsatı sunarak hayatlarına kendilerince değer katmalarını mümkün kılıyordu. Günümüzde ise bu kavramların giderek yozlaştığını görüyoruz. İnsan tarafından yaratılan tüm adanmışlık hikayelerinin postmodern çağ ile birlikte değersizleşmesi çoğumuzu daha öznel anlamlar yaratmaya itiyor. Evet, anlam bulunan değil yaratılan bir şey. Hatta yaratmak zorunda olduğumuz bir şey. Hayatımın anlamı yok derken bile anlamsızlığın anlam haline gelmesiyle yarattığımız bir şey. Artık işler bizim için daha zor. Çünkü bize verilenlerle yetinmeyip her düşünceyi büyük bir güvensizlikle oyarak ilerliyoruz. Her şey çok bireysel. Yanıtlar karmaşık, belirsiz, oynak. Buna rağmen hedefler koymamız, yanıtlar bulmamız, bir amaç için yeniyi üretmemiz dayatılıyor
"Her şeyin bir anlamı vardır, anlamsızlığın bile."
303 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.