Zaman geçtikçe daha da artan özellikle gelişen teknolojiyle günümüzde varlığı daha net belli olan bir kavram var. Kuşak çatışması... Fakat bu kitapta Turgenyev'in 'Babalar ve Oğullar' adlı kitabında geçen çatışmanın dile getirilmeyen halini okuruz. Geçmişle şimdiki zamanın ve biraz da geleceğin o zamana ait olmayan karakterler tarafından yaşanamaması. Sonuç olarak da anlaşılamamak peyda verir. Demek ki empati yoksunluğu yalnız bizim çağımızın vebası değilmiş. Kendi jenerasyonuyla empati yapmaktan yoksun olsun bu aciz insan başka bir çağın insanını anlamaktan ne kadar uzaktır varın siz düşünün. Savaşa birinci dereceden tanık olan bir insanın karakteri en fazla ne kadar şefkata müsaitse o kadarına sahip olan Iza'nın babasının ölümünden sonra annesiyle birlikte yaşama sürecini anlatır. Kitap hakkında olumsuz olan tek düşüncem karakterlerin iç dünyalarına 'bence' yeterince yer verilmemesi. Onun dışında güzel bir roman.
Iza'nın ŞarkısıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 20203,531 okunma
-diri diri ateşe atılmış,
kamyon tekerleri altında kalmış,
bir incir ağacına asılmış bir kedi gibiyim,
ama, yedi canından en azından altısı geri kalmış,
kan çorbasına dönüşmüş bir yılan,
yarısı yenilmiş bir yılanbalığı gibi
-yumulu gözlerin altında çökmüş yanaklar,
kafaya serpili iğrenç saçlar,
çocuk kolu gibi incecik kollar
-gebermek istemeyen bir kedi, Belmondo
"Alfa Romeo'sunun direksiyonunda" özsever bir kurgu mantığında zamandan kopuyor, katıyor Kendini:
peş peşe geçen saatlerin sıkıntısıyla öğle sonrasının öldürücü parlaklığıyla hiçbir ilgisi olmayan görüntülere...
Anlatamamak değil ölüm,
ölüm artık anlaşılamamak.