"Sana hayat boyu mutluluk garanti ediyorum. Hayatın her dakikasını, hatta her sanıyesini, sonsuz bir mutluluk içinde geçireceksin. Karşılığında bir tek şey olacak; hayatın boyunca bir yatağa yapışmış şekilde, parmağını bile kıpırdatmadan yaşayacaksın. Anlaştık mı?" diye sorsam. Ne dersiniz?
Sayfa 249
Desem ki, bir milyon dolar karşısında bir haftaya daha yaşarım?" "'Geber', derim. Bin dolari dene." "Bin dolar." "Geber. Yüz dolari dene." "Yüz dolar." "Şimdi anlaştık. Gel de konuşalım."
Reklam
"İstikbal, kendi işimizi kendimizin görebilmesinden geçer. İstikbal sevdiğiniz çiçeklere benzer. Lakin bu dönemde her birimizin alacağı sorumluluklar da çile çiçeği gibidir. Burada sevgi dolu bir yüreğe sahip ol ki güzel kızım, yüzünde hürriyetin umut çiçekleri açsın, anlaştık mı?"
Sayfa 114 - AlfaKitabı okudu
İnsanın yirmi yaşındayken kalbi ne faaldir! Ben, bu basit serüveni hayalimde büyüttüm. Ağlamaktan kızarmış iri mavi gözlü kızcağızın acılarını, üzüntülerini yaşamaya başladım. Galiba vapurdan daha çok, para bekliyordu. Çünkü gizlice takip ettiğim için görüyordum ki, her gün Fransız postanesine gidiyor, mektup soruyor. Merdivenlerde, koridorlarda karşı karşıya geldikçe birbirimize dikkatli bakmaya, sonra “Bonjur, bonsuvar” demeye başladık. Nihayet bir hafta içinde dost olduk. Bana başına gelenleri ağlayarak anlattı. Teselli verdim. Hayatın felsefesini yaptım. Hiç de toy bir kız değildi. Her şeyi biliyordu. Realistti. Fakat namusuna pek büyük kıymet veriyor, sakin bir ev kadını olmasını her hayali mutluluğa tercih ediyordu. Güya ben de onun gibi sessizliği seviyordum. Bir ay geçmeden anlaştık. Paris’teki ailesinden para geldiği halde gitmedi. Benimle birleşti. İkinci Kordon’un arkasında küçük bir apartman kiraladık. Ah bu serbest evlilikler! O kadar mutlu olmuştum ki… İçimde kapalı kalmış çılgın bir sevinç kumrusunun dem çekerek çırpındığını duyuyordum.”
“Ben artık ağlıyorum. Senelerdir ağlamadan acı çekmeyi öğrenmiştim. Şimdi ağlıyorum yine, bilmem neden? Beni ağlar görünce Leylâ da ağladı. Anlaştık bu işte ana kız: beraber ağlıyoruz.”
Cem YayıneviKitabı okudu
"Oldu, evet, anlaştık. Dolma kalemimize kan doldurup yazacağız bu satırları. Ve ben, bir avuç toz olduktan sonra bile, senin destanın ağızlarda dolaşacak....."
Sayfa 52 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
PİS MORUĞUN NOTLARI’NDAN SEÇMELER  
“nihayet konuştu: “peki, olur. ama seni seviniyorum, sadece seninle evlenmemin... zorunlu olduğunu hissediyorum, bir tek sevgi olsaydı, reddedebilirdim sevgiyi, ancak bil ki... pek iyi olmayacak, ama olması gereken olur.” “anlaştık tatlım,” dedim.”
YAĞMURDA SIRILSIKLAM
“Ne istiyorsun?" dedi. "Bahsi kabul ediyorum," dedim. "Ne?" dedi. "Ne bahsi?" "Bahsi kabul ediyorum," dedim tekrar. Bu kez ben hazırlıksız yakalamıştım onu. Ağzı sarktı ve hatırlamıyormuş gibi yaptı. "Ha!" dedi. "Stanford maçını kastediyorsun." "Evet," dedim. "Onu kastediyorum." "Pekala," dedi. "Anlaştık." El sıkıştık.”
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.