"Anlat bana, tanrıça, bin bir düzenli yaman adamı, / kutsal
Troya 'yı yerle bir etmişti hani, / sonra sürünmüş durmuştu oradan
oraya, / ne çok yerler görmüş, ne çok insan tanımıştı / ne çok
acı çekmişti denizlerde yüreği . . . »
“Odysseia'da, ünlü kahraman Odysseus'un Troia Savaşı'ndan sonra yurdu Ithaka'ya dönüşü ve bu sırada ba şından geçen olaylar anlatılmaktadır. Bu destanın da ilk dizeleri konu hakkında bilgi vermektedir (Od.I. 1-5) :
''Anlat bana, tanrıça, binbir düzenli yaman adamı,
kutsal Troya yı yerle bir etmişti hani,
sonra sürünmüş durmuştu ardan oraya,
ne çok yerler görmüş, ne çok insan tanımıştı,
ne de çok acı çekmişti denizlerde yüreği,
kurtarayım derken kendi canını, -
yoldaşlarına dönüşyolunu açayım derken..."
-Tiamat, insanlar hatırlandıkları sürece asla ölmezler. Sonsuza dek yaşayan şey, birbirimize karşı hissettiğimiz sevgidir.
+Ama hala karşımdasın. Seni hissedebiliyorum. Seni görüyorum. Seni çok özlüyorum Hita!
-Senin gördüğün sey yalnızca kalbinde hissettiğin sevgi....
+Bana ölümü anlat. Ölmenin ne olduğunu söyle.
-Siz hayattakiler bir rüyadasınız. Biz ise artık rüya görmeden uyuyan sessizleriz.
-Bana yer altı dünyasını anlat. Tanrıça Ereşkigal'i... Seni öteki dünyaya taşıyan kayıkçıyı...
+Tiamat, benim dilim bağlı. Seninle konuşabilmemin sebebi sensin. Sevdiğin insana zarar gelmesin diye ruhun bir alev gibi yanıyor. İnsani gerçekten öldüren şey, güvenin yok olmasıdır. Hayata duyulan güvenin... Ne sevdiklerin seni kurtarabiliyor, ne de sonsuza dek yaşayacağımızı sandığımız bu hayat...