_Olmak sözüyle, kişinin hiçbir şeye sahip olmadığı ve istek de duymadığı, yaratıcı bir varoluş biçimini anlatmak istiyorum. _Sahip olmak(olmamak) eğilimi, yaşamlarının ana konuları; para hırsı, şöhret ve yönetim gücüne erişmek olan batı toplumlarına özgüdür. _Sahip olmak eğilimindeki bir insan, mutluluğu başkalarına üstün olmakta ve fethetme,
Yapay zekâya daha yakından baktığımızda hem bilim insanlarının hem de başkalarının anlatmaya doyamadıkları gelecek hayalleri ile bu alanda çalışan bilgisayar bilimcilerin kaydettikleri gerçek ilerleme arasında utanç verici bir uçurumun olduğu ortaya çıkıyor. Turing 1950'de makinelerin bizim gibi düşünüp düşünemeyeceğini sormuştu. Good, Vinge, Kurzweil ve diğerleri, yapay zekâ çalışmaları ala- nındaki gerçek çalışmaların karşı karşıya kaldığı sorunların esas yapısını ciddiye bile almadan bu soruya gür bir sesle evet yanıtını verdiler. Aradaki uçurum ders niteliğindeydi. Özellikle yapay zekânın, doğal dili anlamanın zorlu yanları açısından elle tutulur bir ilerleme kaydedememesi, zihinle makine arasındaki farkların Turing'in hayal ettiğinden daha ince ve karmaşık olduğunu işaret ediyordu. Zekâmızın merkezinde dili kullanma becerimiz bulunuyor ve yapay zekâ araştırmalarının tarihine baktığımızda bunun yapay zekânın önündeki en zorlu engellerden biri olduğunu görüyoruz. Sırada bu sorun var.
Sayfa 71 - 72, PffKitabı okudu
Reklam
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Logos
Herakleitos her şeyden önce bir Logos'a inanıyordu. Kitabının ilk tümcesi, bütün olup bitenlerin seyrini belirlediğini söylediği bu Logos'un doğru oldugunu ya da ger- çekten var olduğunu agırbaşlı bir tonda ortaya koyar. Gigon'un da ileri sürdüğü gibi Logos'tan aynı anlamda söz eden diger fragmanların da kitabın giriş bölümüne
Sayfa 426Kitabı okudu
AVUSTRALYA TATARLARI
Avustralya Tatarların daha geç dönemlerde, bilhassa Doğu Türkistan (Şingcang Uygur Özer Bölgesi, ÇHC)'dan, göç ettikleri bir ada olmuştur. Dünya'nın yüzölçümü ile kıyaslandığında 6. büyük ülkesidir. Okyanusya kıtasındaki bu ülke 7.741.220 km2 olmasına rağmen ülkenin genelde doğu ve güney doğusu yaşamaya müsait olduğundan nüfusu ancak 23
— Bu çeşit heyecanlı tartışmaları, ama bilimsel olanlarını elbette çok severim. Bilimsel ve politik olanlarını... (Birden hiç beklenmedik bir biçimde, hemen yanında oturmakta olan Yevgeniy Pavloviç’e döndü) Biliyor musunuz, İngiliz parlamenterlerle ilgili çıkan yazıları okumaya bayılırım. Yani düşüncelerini falan değil (politikayla ilgilenmem),
Reklam
Peçenek-Tuna Bulgar Münasebetleri
Peçeneklerden bazı boyların Tuna'ya doğru hareketleri, bu toprakları kendilerine kazandırmaya çalışan Bulgarların başına Çar II. Simeon'un ((893-927) gelmesi ile başladı. Başlangıçta ortak çıkarlar için birlikte hareket ettiler ki 896 yılında Peçenekler, Bulgar Çarı Simeon tarafından Macarlarla savaşmak üzere çağrıldıklarında bunu siyasi
Türkiye Sinemasında Karlı Bir Doruk: ‘Ağrı Dağı Efsanesi’
Yönetmen: Memduh Ün Senaryo: Lütfi Akad, Duygu Sağıroğlu, Memduh Ün Görüntü Yön: Gani Turanlı Sanat Yön: Duygu Sağıroğlu, Güven Öktem Müzik: Yalçın Tura Oyuncular: Hakan Balamir, Fatma Girik, Hayati Hamzaoğlu, Yavuz Selekman, Reha Yurdakul, Hüseyin Peyda, İhsan Yüce, Nuran Aksoy, Coşkun Göğen, Hikmet Taşdemir, Atıf Kaptan Yapımcı: Memduh
TURNAYI GÖZÜNDEN VURMAK Herhangi bir hususta uzun süre suskun ve hareketsiz kalındıktan sonra gerek tesadüfen, gerekse bilinçli olarak büyük bir başarı elde edildiğinde "Durdu, durdu da turnayı gözünden vurdu" deriz. Tecrübeyle değil de zamanın akışıyla ölçülen hemen bütün başarılar, bu deyimin değişik zaman kiplerindeki bir versiyonu
Merhum Ali Şeriati Insanın Dört Zindanı'nda bunları anlatmaya çalışıyor. Hayvanların hiç değilse dürtüsel özgürlükleri var, biz dürtülerimizi bile yetiştirilme tarzımıza göre denetlemek durumundayız. Içten içe biliyoruz sınırlarımızı görüyoruz biyolojik, psikolojik, sosyal zindanlarımızı. Bu yüzden olsa gerek hürriyet şarkılarımız hep hayvan metaforlarıyla dolu. Kuşlar, kelebekler gibi hür olmak istiyoruz. Keşke tamamen dürtülerinin emrindeki kuşlar kadar özgür olabilseydik ama değiliz. Insan olmaya mecburuz. Elimizden insan olmaktan başka gelen bir şey yok.
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.