Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Platon 7. Mektup
YEDİNCİ MEKTUP Platon'dan Dion'un akraba ve dostlarına. İyilikler, Sizin de Dion gibi düşündüğünüze inanmam gerektiğini; eylem ve sözlerimle size, elimden geldiğince yardım etmemi istediğinizi yazıyorsunuz. Şu yanıtı veririm: görüş ve istekleriniz gerçekten Dion'unkiler gibiyse, çabalarımı sizinkilerle birleştirmeye hazırım; değilse, uzun
"Peki, adımı andı mı hiç?” dedi. “Bir daha kendine gelemedi zaten,” dedim. “Siz yanından ayrıldığınız dakikadan sonra hiç kimseyi tanımadı. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle yatıyor, ölmezden önce de zihninde hep o eski güzel günleri yaşıyordu. Yaşamı güzel, sakin bir düşle sona erdi, umarım öteki dünyada da öyle güzel uyanır!” Heathcliff ayağını yere vurdu, tutamadığı bir heyecan nöbeti içinde inleyerek, korkunç bir öfkeyle, “Azap içinde uyanır umarım!” diye haykırdı. “Ölünceye kadar hep yalan söyledi! Nerede o? Orada değil, Cennet’te değil, yok olmuş da değil; nerede? Ah! ‘Senin çektiklerinden bana ne!’ demiştin. Benim de bir tek duam var, dilim kuruyuncaya kadar durmadan bunu söyleyeceğim: Catherine Earnshaw, ben yaşadıkça rahat yüzü görme! ‘Beni sen öldürdün,’ dedin, öyleyse peşimi bırakma! Öldürülenler, öldürenlerin peşini bırakmazlar. Yeryüzünde dolaşan hayaletler olduğunu sanıyorum, biliyorum bunu. Yanımdan hiç ayrılma! Hangi biçime girersen gir, beni çıldırt! Yalnız, içinde seni bulamadığım bu uçurumun dibinde beni bırakma! Of Tanrım! Anlatılamaz bu! Canım olmadan nasıl yaşarım! Ruhum olmadan nasıl yaşarım!”
Reklam
Bizim Petersburg'un doğasında açıklanamaz, heyecan verici bir yan vardır; baharın gelişine yakın, doğa bütün kudretini, mavi göğün ona bahşettiği bütün güçlerini salıverir, serpilir, saçılır ve türlü türlü renklere bürünür... İster istemez, ufacık tefecik ve çelimsiz bir kızı andırır; siz ona bazen acıyarak bazen bir tür merhamet duygusuyla bakar, bazense bakmaya tenezzül bile etmezken, o bir gün aniden, mucizevi biçimde, anlatılamaz, göz kamaştırıcı bir güzelliğe bürünür; siz ise sersemleşmiş, allak bullak olmuş vaziyette kendi kendinize sorarsınız: O kederli, tasalı gözleri hangi güç böyle Keskin bir ışıltıyla tutuşturulmuş olabilir?
* ... yüreğim sözle anlatılamaz bir kargaşa içindeydi; yakıcı bir karşılığa dönüşen umut, heyecan, ürküntü. *
Öte yandan yüreğim sözle anlatılamaz bir kargaşa içindeydi: yakıcı bir karışıklığa dönüşen umut, heyecan, ürküntü.
Sayfa 20 - Doğan KitapKitabı okudu
"Peki, adımı andı mı hiç?” dedi. “Bir daha kendine gelemedi zaten,” dedim. “Siz yanından ayrıldığınız dakikadan sonra hiç kimseyi tanımadı. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle yatıyor, ölmezden önce de zihninde hep o eski güzel günleri yaşıyordu. Yaşamı güzel, sakin bir düşle sona erdi, umarım öteki dünyada da öyle güzel uyanır!” Heathcliff ayağını yere vurdu, tutamadığı bir heyecan nöbeti içinde inleyerek, korkunç bir öfkeyle, “Azap içinde uyanır umarım!” diye haykırdı. “Ölünceye kadar hep yalan söyledi! Nerede o? Orada değil, Cennet’te değil, yok olmuş da değil; nerede? Ah! ‘Senin çektiklerinden bana ne!’ demiştin. Benim de bir tek duam var, dilim kuruyuncaya kadar durmadan bunu söyleyeceğim: Catherine Earnshaw, ben yaşadıkça rahat yüzü görme! ‘Beni sen öldürdün,’ dedin, öyleyse peşimi bırakma! Öldürülenler, öldürenlerin peşini bırakmazlar. Yeryüzünde dolaşan hayaletler olduğunu sanıyorum, biliyorum bunu. Yanımdan hiç ayrılma! Hangi biçime girersen gir, beni çıldırt! Yalnız, içinde seni bulamadığım bu uçurumun dibinde beni bırakma! Of Tanrım! Anlatılamaz bu! Canım olmadan nasıl yaşarım! Ruhum olmadan nasıl yaşarım!”
Reklam
Martin hikâyelerinden bir kısmının karbon kopyalarını topladıktan sonra bir anlık tereddüdün ardından “Deniz Güzellemeleri ”ni de yanlarına ekledi. Bir haziran günü ikindi vakti bisikletlerine atlayıp tepelere doğru sürdüler. Ruth’la yalnız başlarına ikinci dışarı çıkışlarıydı; ılık, yumuşak, hoş kokularla dolu, sadece denizden esen tazeleyici
Ölsen de beni bırakma!..
... ayağını yere vurdu, tutamadığı bir heyecan nöbeti içinde inleyerek, korkunç bir öfkeyle, "Azap içinde uyanır umarım!" diye haykırdı. "Ölünceye kadar yalan söyledi! Nerede o? Orada değil, cennette de değil, yok olmuş da değil; nerede? Ah! 'Senin çektiklerinden banane!' demiştin. Benim de bir tek duam var, dilim kuruyuncaya kadar durmadan bunu söyleyeceğim: - ölen isim - ben yaşadıkça rahat yüzü görme! 'Beni sen öldürdün', dedin, öyleyse peşimi bırakma! Öldürülenler, öldürenlerin peşini bırakmazlar. Yeryüzünde dolaşan hayaletler olduğunu sanıyorum, biliyorum bunu. Yanımdan hiç ayrılma! Hangi biçime girersen gir, beni çıldırt! Yalnız, içinde seni bulamadığım bu uçurumun dibinde beni bırakma! Of Tanrım! Anlatılamaz bu! Canım olmadan nasıl yaşarım! Ruhum olmadan nasıl yaşarım! "
Sayfa 204 - Can YayınlarıKitabı okudu
464 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Dünya klasiklerini bayılarak okusam da bu kitap için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Charles Dickens'ın okuduğum ilk kitabı ve insanların övgüsünden dolayı şüphem çevirmen kalitesinde oldu. 280. sayfasına kadar geldim ama artık kitabın yarısındayım ve bir tık heyecan bulamadım. Kupkuru bir dil. Kendi kendime koskoca fransız ihtilali bu kadar sıkıcı anlatılamaz diyip durdum. Sonuç olarak yazara karşın heveslerim kırıldı ve kitabı yarım bıraktım. Can yayınlarına bir türlü ısınamıyorum da zaten. Önümüzdeki günlerin birinde yazarın başka bir kitabını okumayı planlıyorum. O da büyük olasılıkla Büyük Umutlar olacak. Güncelleme yapıyorum tekrar kitaba başladım ve bitirdim. Gerçeken başları çok sıkıcıydı ama son 150syf çok güzel ve dokunaklıydı. Bu kitap koskoca bir ulusun ve halkın bile açgözlülükle, hırsla, intikamla haklıyken haksız duruma düşebileceğini kanıtladı.
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin Hikâyesi
Charles Dickens
Charles Dickens
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Can Yayınları · 202358,4bin okunma
Simdi, Galib’in gazeline geçelim: Sugar habâb-ı mevce-i mehtâbdır bu şeb Fanûs bahr-i nûrda girdâbdır bu şeb. “Bu gece mehtâbın dalgaları üzerindeki hava kabarcıkları kadeh, gökyüzünde asılmış bir fânûsa benzeyen ay da nûr denizindeki aksi ile bir girdâpdır.” Bu, bir mehtab tasviridir ve çok ileri bir hayâl ve binâsıdır. Bunun husûsiyeti anlatılamaz. Çünkü, her muhayyilede ayrı bir şekli alır ve duygular uyandırır. Burada kısaca işâret edelim ki, her hayâl binâsı ilmî usullerle tedkik ve tahlil edilebilir ve sanatkârın asıl rûhî portresi heyecan, duygu ve fikrin müşterek mahsûlü olan hayâl kompozisyonu içindedir. Beytin ikinci mısrâsında, “girdâb” ile karşılaşıyoruz. O zaman, bu güzel mehtap tasviri tamâmen başka bir hüviyet alır. Tasavvuf terimi olarak “ay”, ışığını güneşten aldığı için, Hakk’ın maddede tecellisidir. Rindier yâni yüksek tefekkür ve rûh yapıları dolayısıyla cemiyetin kıymet hükümlerinin üstüne yükselen müfekkîr ve âşıklar, Allah’ın kâinât içindeki her şeyde görülen güzellikleri karşısında sarhoş olurlarken, bu madde güzelliklerinin insanı mânen mahv eden bir “girdâb” olduğunu görüyorlar. Madde güzelliklerinin her yeni görünüşü, dalgalanışı bir kadeh oluyor ve mest ediyor. Halbuki, vahdet’in bu madde âleminde bütün güzelliklerini gösterip kendini ele vermeyişi bir nâzdır. Hakiki güzel olan Allah, madde ve kesret güzelliği içinden kendisine erişilmesini ister. Bu nâz, o gecenin sonsuz güzelliği içinde, insanı maddeye sürükleyen son derecede sarhoş bir siyah gözdür.
Reklam
152 syf.
9/10 puan verdi
·
11 saatte okudu
…Hangi baba, hangi öğretmen yaşamını yaşamaktan, yaşamla kendini pisletmekten, bizzat günahlara girmekten, bizzat o acı içkiyi içmekten, kendi yolunu kendisi bulmaktan alıkoyabildi Siddhartha’yı? Sanıyor musun ki, sevgili dostum, bu yolu yürümekten belki esirgenen biri olabilir?..." (Alıntı) Siddhartha, bir ‘yol’ ve ‘yolculuk’ kitabı. Bu
Siddhartha
SiddharthaHermann Hesse · Can Yayınları · 201337,8bin okunma
HRİSTİYAN EVLİLİĞİ
Hristiyan evliliği, İsa Mesih'in erkek ve kadını tek bir organizma olarak tanımlayan sözlerine dayalıdır. Çağdaş dile 'tek beden' olarak aktarılmıştır bu. Hristiyanlar, İsa Mesih'in bu sözlerle sadece bir hissiyatı dile getirmediğine, bir gerçekten söz ettiğine inanır. Yani kilitle anahtarının ya da kemanla yayının gerçekte tek
Sayfa 96 - Haberci Basın YayınKitabı okudu
304 syf.
10/10 puan verdi
Başucu kitabını buldum !!! Herkese merhaba. Bugün "Bugün Kalan Hayatımın İlk Günü" kitabının yorumuyla sizlerleyim. :) Kitabımız esasen bir kisisel gelişim "romanı". Nasıl mı? Baş karakterimiz Maëlle aslında pek çok kişinin dışarıdan baktığında harika, hatta kusursuz diye tanımlayabileceği bir hayata sahip. Harika bir iş,
Bugün Kalan Hayatımın İlk Günü
Bugün Kalan Hayatımın İlk GünüMaud Ankaoua · Yan Pasaj Yayınları · 20192,707 okunma
anlatilamaz bir heyecan !
kusvâ!.. yalvaririm bize gel ! fatimanin fisildamasi içımi ürpertti. Ya bize gelirse ? ne yaparim nasil yaparim ? evimizde yalniz 3 günluk azigimiz var .
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.