Sonra o her zamanki baktığın , kırılmış asfalt taşı bile anlamsız gelir
Yürüdüğün yollar, geçtiğin sokak
Pencerendeki gökyüzü
Balkondan sarkan üzüm asmalarının kurumuş dalları
Geceleri denizde belli belirsiz ışıldayan yakamoz
Duvarda paslı bir çiviyle özensiz asılmış tablo , tablodaki solgun , beyaz tenli kadının bakışları
Eski , çok kullanılmaktan simsiyah olmuş sobanın üstünde kaynayan enfes çay
Asi rüzgarda savrulan yaprakların hışırtısı
Toprağın muhteşem kokusu yağmur yağdığında hani
Her sabah özenle çamaşır asan kadının söyleyip durduğu saçma şarkı bile
Anlamlı gelirdi sen varken
Gariptir, kimilerine göre anlamsız ,saçma , farkedilmeyen şeyler
Onlara anlam veren sendin
Hissetmemi sağlayan
Görüp göremediğim, duyup duyamadığım herşeye, heryere renk veren
Baharın solup, dökülen yaprakların tonsuz renklerini anladım seninle,
Sevmeyi öğrendim, taşı, toprağı, ve dağları,
Anlam yükledim, gidişinle
Bir çocuğun seni kocaman seviyorum derkenki, elleri açık hallerindeki masumiyetle özledim seni,
Göz yaşlarım sildi gecenin sessizliğini.
Yokluğuna sarıldım işte, varlığında sarılamadığım gibi...