“Önüne gelen her şeyin fotoğrafını çekmezdi Aslı. “Doğru kareyi bekliyorum,” derdi. Sonra aniden bir şey görürdü; bir kapı tokmağı, bir elektrik direği, kırık bir kaldırım taşı, benim görmediğim bir şey. Bir dizini yere koyup çömelirdi. Ağlayan bir çocuğun saçlarını okşarcasına şefkatle basardı deklanşöre. Onu seyrederdim. Bilirdim ki bu dünyada güzel olan ne varsa, o diz çöktüğünde başını eğiyor.”
Sayfa 39