Uygulamada epeydir gördüğüm bir durum var: "Burası kitap uygulaması böyle şeyler paylaşamazsınız." şeklindeki parmak sallamalar. Neden herkes her konuda çok bilgili, yetkili, erdemli, söz söyleme sahibi hissediyor kendini? Sürekli insanlara ne yapıp ne yapmamalarını söyleyecek, onlara sınır çizecek gücü size veren ne ki?
Fotoğraf
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Ben hiçbir zaman sizin kirli ideolojinize bağlı olmayacağım bunu bilin. İstediğiniz kadar engelleyin, takipten çıkın. Kürtçe kitap okudum diye nasıl pkk olabilirim? Bu nasıl bir kıt zihniyettir.
Kürtçe okuduk diye pkk
Din okuyunca dindar
Sosyoloji ya da komünizm okuyunca sosyalist, komünist ya da solcu olmuyoruz.
Boy boy ayet atıyorsun da neden beni pkk diye anlayıp hakkıma giriyorsun?!
Ben Müslümanım, elbette öteki tarafta hesap var. Bakalım burada paylaşıp beğendirdiğin ayetler ve Türkçülük, ve yalan vatan sevgin seni kurtaracak mı?
BEN HİÇBİR İDEOLOJİYE BAĞLI DEĞİLİM ARTIK BUNU ANLAYIN..!
azar: farsça "ateş"(od) demektir.
paijgan: farsça "yer, yurt, mekan" demektir.
azarpaijan: ateş yurdu demektir. yani odlar yurdu.. bugün Azerbaycan'ın sloganı hala Land of fire'dir.. yani Odlar yurdu.!
ateşe tapan fars zerdüştlere azari denmiş.. yaşadıkları yere de azarpaijgan.
Azerbaycan, şu an Azerbaycan türkçesinin
Önyargıyı muhteşem şekilde anlatan bir yazı.
"SEKSSİZLİK"
¶¶Günaha bulaşmadan kadın ya da erkek olunmuyor bu âlemde hekimbaşı. Bulaşmaya da değmiyor. Aslında yapmamız gereken hormonlarımızı görmezden gelmekti. Yapamadık; evdeki “vitrin”de Lacan vardı da biz mi okumadık? Cennetten zaten kovulmuştuk, cehennemde yer yoktu.
Farkında değil misiniz?
Hepimiz hayat boyu kendi zindanlarımızı oluşturuyor sonra oluşturduğumuz zindanlara kendimizi mahkûm ediyoruz.
En acısı da bütün emeklerimizin bu zindanı inşa etmeye gitmesi...
"Hakikat şu ki, hepimiz kendi yarattığımız zindanda yaşamaya mahkûm edildik." (s. 248)
Hiç düşündünüz mü ne için
Tehlikeli Oyunlar bölümünden mezun oldum :) Zor ve yorucu, bir o kadar da düşündürücü bir okuma sürecinin sonunda diploma mahiyetinde bir inceleme yazmaya çalışacağım.
İnsan ne gizler içinde kimse bilemez. Birilerini yargılamak kolaydır hiç kimse anlamayı seçmez hiç bir zaman birilerini. Zaten anlasalar kimsenin yarası olmaz. Şu zamanlardaki çoğu çocuk 1 saatlik zevkin cezası oluyor. Anne baba anlamıyor en başta. Sevgi ne bilmiyor sadece maddiyatını karşılayan iki büyük var başında ama seveni yok. Ya bir insan annesine düştüğünü söylemekten çekinir mı? Çekiniyor işte neden çünkü annesi yırtılan kıyafete bakıyodı vücudundaki yaraya değil. Çocukken pek anlamıyor ama büyüdükçe anlıyor o yara kalbine geçiyor. Siz çocuğunuzun yarası olacaksanız o çocuğa sevgi aratıcakasanız başka yerlerde yapmayın o çocuğu yapmayın be. Sonra başkasıda yaralıyor o çocuğu. İyice yanlız kalıyor artık anlatamıyor. Her gün bitiyor her gün. Ve en kötüsü gözleirnizin önünde bitiyor evladınız gözlerinizin önünde. Lan nasıl bir körlük bu? Nasıl görmüyorsun evladının o halini. Ya ağlıyor duymuyorsun hadi denk gelmiyor diyelim. Ya o gözlerin hali. Yemek yemiyor onuda mı görmüyorsun? Ya uyumuyor gece gelip hiç bakmıyor musun? Nasıl bu kadar sevgisiz olursun evladına ya? Sen anne olmuyosun o zaman ki. Sen baba olmuyorsun. Yara oluyorsunuz sadece yara. O çocuğu buz gibi büyütüyorsunuz. Ya o çocuk annesinin dizlerinde ağlayamaz mı? Babasını destek bilemez mi? Hakkı yok mu? Lan niye yaptınız o çocuğu o zaman? Çocuğunuzu sevin yarası olmayın be. Sevin zor değil.
Beni rahat bırakın. Bana akıl vermeyin. Yeterince aklım var, keşke daha az şey bilseydim.
...
Benim hiç kimseye, hiçbir şeye ihtiyacım yok. Anlayın artık.
Bağımsızlığımızın Timsali olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!
* * *
“Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.” 1923, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Biraz bilim kurgu, biraz distopik biraz da fantastik bir roman olsun . Kaliteli psikolojik ve sosyolojik tahliller içersin, üstelik ibretlik mesajlar da versin. Bütün bunların yanında arka planda okuyucuyu bazen gülümseten, çoğu zaman hüzünlendiren en çok da düşündüren ağır bir hiciv olsun derseniz, işte size Köpek Kalbi.
Bolşevik devrimi
“Ölümün bitmeyen ufkunda yatarken gene sağ,
Bir avuç toprak olurken gene yüksek, gene dağ…”
***
Dolmabahçe sarayı her zamankinden daha sessizdi,
En yakın arkadaşlarının gözleri dolu dolu ona bakıyorlardı,
O günün sabahında herkeste bir huzursuzluk vardı,
Etrafı kalabalık değildi,
Ayağa kalkacak diye umutla bakıyorlardı,
Tüm heybetine rağmen,