- Ben yine size... Doğal ıkla, benim bu sinirli davranışımı garip buluyorsunuz, ama... - Sizden rica ediyorum; sözü boşuna uzatmadan, ne istediğiniz söyleyin. Ne demek istediğinizi hâlâ öğrenemedim. - Aceleniz ne? Bakın. Size her şeyi açıkça ve kısaca anlatacağım. Ne yapalım! Kimi zaman, tümüyle ayrı huyu suyu olan insanlar, birbirlerinin suyuna gitmek zorunda kalır. Ama görüyorum ki, siz de pek sabırsızsınız delikanlı... İşte böyle... Aslına bakarsanız, ne diyeceğimi kendim de bilmiyorum; ama her şeyi açıkça söylemeye karar verdim: Bir hanımı arıyorum; işte, bu hanımın nerede olduğunu öğrenmeliyim. Sanırım delikanlı, onun kim olduğunu ve adını öğrenmenize gerek yoktur. - Evet, evet... Sonra? - Sonra! Ama bana karşı bu nasıl bir tavır? Bağışlayın ama, belki sizi delikanlı sözüyle aşağılamış oldum; ne var ki, kötü bir niyetle söylemedim... Tek sözcükle, bana bir iyilik yapmak isterseniz, işte, bir hanım, yani demek istiyorum ki, namuslu bir kadın, tanıdığım çok iyi bir aileden... Bu işi bana onlar yüklediler. Ben, anlayacağınız, evli değilim... - E, sonra... - Delikanlı, halden anlayın. Ah yine!
Resim